Sehiv (Yanılma) Secdesi Nedir – Ne Zaman ve Nasıl Yapılır – Gerektiren Haller?

Sehiv (Yanılma) Secdesi Nedir – Ne Zaman ve Nasıl Yapılır – Gerektiren Haller?


Hanefi mezhebine göre sehiv secdesi, bir namazın kusurlu kılınması hâlinde, bu kusuru düzeltmek maksadı ile namazın sonunda (son oturuşta Tahiyyatı okuduktan sonra) yapılan secdedir. Kusur genellikle namazda farzın te’hiri, vâciblerden birinin unutularak yapılmaması (terki), yahut sonraya bırakılması (te’hiri), yahut da vaktinden önce yapılması (takdimi) suretiyle ortaya çıkar. Namaz içinde bu yanlışlıklar hatırlanırsa namaz sonunda sehiv secdesi yapılır. Sehiv secdeleri vâcibdir.

Sehiv Secdesinin Yapılışı Nasıldır?

Son oturuşta Tehıyyât okunduktan sonra, imam olan kimse sadece sağ tarafına, yalnız kılan ise iki tarafına da selâm verir ve hemen ardından “Allahü Ekber” diyerek iki defa secdeye varır. İkinci secdeden sonra doğrulup oturur ve yeniden Tehıyyâtı, salâvat ve duaları okuyarak selâm verir. Böylece sehiv secdesi yerine getirilmiş olur. Namaz kılan kimse şayet selâm verdikten sonra yanıldığını hatırlarsa, yönünü kıbleden çevirmemiş ve henüz konuşmamış ise, sehiv secdesini yapabilir. Fakat yerinden kalkmış, yönünü kıbleden çevirmiş veya konuşmuş ise, artık sehiv secdesi yapamaz. Namaz sahihtir, ancak sehiv secdesi yapılmadığı için sevabı noksandır. Vâciblerden biri, terkedilirse namaz geçerli olur. Ancak vacibi terketmekten dolayı günah işlemiş olur. Sehiv secdesi yapan imama iktida sahihtir.

Hanefi Mezhebine Göre Sehiv Secdesini Gerektiren Haller:

1. Fâtiha’dan sonra zamm-ı sûre okumadan rükû’a gitmek. Rükû’da iken hatırlarsa, doğrulup sûreyi okur, sonra tekrar rükû’a gider. Namazın sonunda da sehiv secdesi yapar.

2. Unutarak Fâtiha’yı iki kere okumak.

3. Vitir namazlarının tekbir ve kunut duasını unutmak. Rükû’da iken hatırlasa, doğrulup kunut okumaz. Sonunda sehiv secdesini yapmakla yetinir.

4. Dört rek’atlı namazlarda, iki rek’at kıldıktan sonra oturmayı unutarak üçüncü rek’ata kalkmak, yani, ilk oturuşu terketmek. Bu durumda bakılır: Eğer namazı kılan kişi tamamen kalkmış veya kalkmaya daha yakın bir durumda ise, oturmaz; namazı bitirip sonunda sehiv secdesi yapar. Eğer oturmaya daha yakın bir halde ise, oturur; sonunda da sehiv secdesi yapmaz. Tam kalktıktan sonra oturmak ise, namazı bozar.

5. Birinci oturuşta Tehıyyât’ı okuduktan sonra hemen kalkmayıp salâvatları ve duaları okumak yahut da bir rükün edâ edecek kadar gecikmek. Bu durumda eğer salâvattan okunan kısım bir cümle teşkil eder ise (Allahümme salli alâ Muhammedin demek gibi) namazın sonunda sehiv secdesi yapılır. Fakat okunan kısım bir cümle teşkil etmemişse, sehiv secdesine gerek yoktur.

6. Dört rek’atlı farz namazlarda, son rek’atta oturmaksızın beşinci rek’ata kalkılacak olsa, beşinci rek’atın kıyam, kırâet ve rükû’u tamamlanıp secdeye gidilmedikçe, dönüp tekrar oturulur. Tehıyyâtdan sonra selâm verilip sehiv secdesi yapılır. Çünkü bu durumda farz olan son oturuş te’hire uğramıştır. Fakat beşinci rek’at için secde yapılmış olursa, bu namaz nâfileye döner. Artık buna bir rek’at daha ilâve ederek, altı rek’atlık bir nâfile namazı kılınmış olur. Dolayısıyla sehiv secdesi de gerekmez. O farzı yeniden kılması gerekir.

7. Dört rek’atlı bir farz namazın son ka’desinde teşehhüd miktarı oturduktan sonra kalkan kimse, hemen oturup selâm verir. Tekrar Tehıyyat okumasına gerek yoktur. Hâtta oturmadan ayakta bile selâm verebilir. Zira farz olan oturuşu yapmıştır. Yalnız ayakta selâm vermekle sünneti terketmiş olur. Sonunda ayrıca sehiv secdesi de lâzımdır. Çünkü selâm te’hire uğramıştır.

8. İmama sonradan yetişen kimse, kendi kıldığı rek’atlar içinde hatâ yaparsa, o hatâsı için sehiv secdesi yapar.

9. İmamın, açıktan okuması vâcib olan yerlerde gizli; gizli okuması vâcib olan yerlerde de açık okuması… Meselâ, öğle namazında Fâtiha ve zamm-ı sûreyi sesli okuması, akşam namazında da içinden okuması gibi. Namazdaki tesbih ve tekbirlerin cehren okunması, sehiv secdesini icab ettirmez.

10. Namaz içinde Fâtiha okunduktan sonra, hangi âyet veya sûreyi okuyacağı bir müddet tefekkür edilse, sehiv secdesi icab eder. Çünkü vâcib te’hire uğramıştır. Bu süre bir ayet okuyacak kadar veya bir rükü ve ya secde yapacak kadar bekleme süresi esas alınır.

Bir rüknü veya bir vacibi yerine getirirken meydana gelecek bir dalgınlık ve bir düşünce ise, sehiv secdesi gerektirmez.

11. Ta’dîl-i erkânın terki, sehiv secdesini gerektirir.

12. Namazda sehiv secdesini icab eden birkaç hatâdan dolayı tek sehiv secdesi yeterlidir.

13. Herhangi bir namazın bir rüknünü tekrar etmek, sehiv secdelerini gerektirir. Bir rekatta iki defa rükü veya üç defa secde yapılması gibi. Birinci ve ikinci rekatlarda Fatiha’nın tekrarlanarak okunması veya arka arkaya okunması veya rüku, secde ve teşehhüdde Kur’an okunması da böyledir. Fakat üçüncü veya dördüncü rekatlarda Fatiha’nın iki defa okunması veya bunlarda Fatiha ile beraber başka bir surenin de okunması yahut yalnız başka bir sürenin okunması sehiv secdelerini gerektirmez. Çünkü bu takdirde bir vacib terk edilmiş veya geciktirilmiş ve Kur’an da meşru olan yerin başkasında okunmuş olmaz. Ancak bu halde rekatlar, önceki, rekatlarden daha fazla uzatılmış ve cemaata da ağırlık verilmiş olursa, kerahetten korunmuş olmaz.

Sehiv secdesinde, iki secde ile Tehıyyât’ı okumak ve selâm vermek vâcibdir. Tehıyyât’dan sonraki salâvat ve dualar ve secdedeki tekbirler ve tesbihler ise sünnettir.

* Bir namaz içinde, o namazın rek’atları sayısında şüphe etmek, namaz kılan kimse vesveseli biri değilse, kılınan namazı iptâl eder. Yeniden kılmak gerekir. Nitekim vakit varken, namazı kılıp kılmadığında tereddüd eden de o namazı kılar. Namazı tamamladıktan sonra rek’at sayısında şüpheye itibar yoktur. Ancak noksan kıldığını kesin olarak anlarsa, namazı yeniden kılar.


————————–

SEHİV SECDESİ GEREKTİREN HALLER

Sehiv secdesi, namazda yanılma, unutma veya dalgınlık gibi durumlar yüzünden namazın sonunda yapılan secdedir.

Sehiv Secdesi Gerektiren Haller

Namazda, unutarak bir rüknün geciktirilmesi, tekrarlanması veya öne alınması ya da bir vacibin terk edilmesi, geciktirilmesi veya değiştirilmesi halinde noksanlığın telafi edilmesi için sehiv secdesi yapılması vaciptir (Heyet, el-Fetâva’l-Hindiye, Dâru’l-Fikr, 1411/1991, I, 125-126).

Sehiv secdesinin yapılış şekli şöyledir: Namazın son oturuşunda ‘tahiyyât’ okunarak sağ tarafa selam verilir ve hiç ara vermeksizin, ‘Allahü Ekber’ denilerek secdeye varılır. Burada üç kere ‘sübhâne Rabbiye’l-â’lâ’ denilir. Sonra ‘Allahü ekber’ denilerek oturulur, tekrar ‘Allahü ekber’ denilerek ikinci defa secdeye varılır ve üç kere ‘sübhâne Rabbiye’l-â’lâ’ denilir ve “Allahü ekber” denilerek oturulur. Bu oturuşta, “Ettehiyyâtü, Allahümme salli, Allahümme bârik ve Rabbenâ âtinâ…” duaları okunarak önce sağa, sonra sola selâm verilir.
Sehiv secdesine gitmeden önceki oturuşta da salli-bârik ve diğer duaları okumak caizdir. Sehiv secdesinin, her iki tarafa selam verdikten sonra yapılabileceği görüşünde olanlar bulunmakla beraber; cumhur, sadece sağ tarafa selam verdikten sonra yapılmasını tercih etmektedir (Mevsîlî, İhtiyâr, İstanbul, ts. , I, 72; Heyet, el-Fetâva’l-Hindiye, Dâru’l-Fikr, 1411/1991, I, 125; İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtar, Beyrut, 1421/2000, II, 78).

Cemaatla kılınan namazlarda cemaatın yanlışlıkla dağılmaması için, yalnız sağ tarafa selam verdikten sonra sehiv secdesi yapılması daha faziletlidir, ihtiyata uygundur.

Birinci oturuşu son oturuş sanarak selam veren kimse ne yapar?

Dört rekatlı namaz kılmakta iken, son oturuşta olduğunu zannederek dalgınlık sonucu selam veren kişi, eğer bu selamdan sonra konuşmak, yönünü kıbleden çevirmek gibi namaza aykırı bir davranışta bulunmamışsa kaldığı yerden namaza devam eder ve dördüncü rekatın sonunda sehiv secdesi yapar. Aksi takdirde bu namazı yeniden kılar.

İlk oturuşta selam verme hatası yanılmaya değil de, bilgi eksikliğine dayanıyorsa namaz iade edilir. Mesela seferi olmadığı halde seferi olduğu düşüncesi ile normalde dört rekat olarak kılması gereken bir namazı iki rekat olarak kılarsa bu namazın dört rekat olarak yeniden kılınması gerekir (İbn Abidin, Reddü’l-muhtar, II, 92).

Namazda kaç rekat kıldığı konusunda tereddüt eden kimse ne yapmalıdır?

Yapılan ibadet ve amellerin her türlü şüpheden uzak olması gerekir. Şüphe ve tereddütler amelin değerini düşürür. Bu yüzden kıldığı namazın kaç rekat olduğunda ilk defa şüphe eden kimsenin bu namazı yeniden kılması gerekir. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: “Sizden biri namazında kaç rekat kıldığı hususunda şüpheye düşerse namazı yeniden kılsın” (İbn Ebi Şeybe, Musannef, III, 435; bkz. Zeylai, Nasbu’r-raye, II, 173).

Namazda zaman zaman şüpheye düşüp kaç rekat kıldığı hususunda kesin bir kanaate varamayan kimse, kıldığına emin olduğu en az rekat sayısını esas alarak namazına devam eder. Hz. Peygamber, (s.a.s.) “Sizden biri namazında şüphe eder de üç mü dört mü kıldığını bilemezse, şüpheyi bıraksın ve en az rekatı esas alarak namazına devam etsin” buyurmuştur (Nesai, Sehv, 24; İbn Mace, İkame, 132).

Buna göre dört rekatlı bir namaza başlayan kimse, kıldığı rekatın birinci rekat mı ikinci rekat mı olduğunda kuşkuya düşüp, bir tarafı tercih edemezse, kendisini bir rekat kılmış sayar ve birinci sayılan rekatın ikinci; üçüncü sayılan rekatın da dördüncü rekat olma ihtimali bulunduğu için, her bir rekatın sonunda oturur ve tahiyyatı okur. Böylece dört oturuş yapmış olur ve sonunda sehiv secdesi yaparak namazını tamamlar (Kasani, Bedaiu’s-Sanai’, I, 165, 166).

Vitir namazının üçüncü rekatında tekbir almayı unutan kimse ne yapmalıdır?

Vitir namazında kunut yapmak yani rekat içinde tekbir almak (Kasani, Bedaiu’s-Sanai’, II, 229) ve dua okumak vaciptir. Bir kimse kunut yapmayı unutur ve rükudan sonra hatırlarsa ondan kunut düşmüş olur (Kasani, Bedaiu’s-Sanai’, II, 234). Bunun yerine namazın sonunda sehiv secdesi yaparak namazını tamamlar (Alauddin Abidin, el-Hediyyetu’l-Alaiyye, 108).

Namazda son oturuşu yapmadan ayağa kalkan kişi ne yapmalıdır?

Namaz kılmakta olan birisi, son oturuşu yapmadan unutkanlıkla ayağa kalkarsa, secdeye varmadıkça geri oturup tahiyyat duasını okuduktan sonra sehiv secdesi yaparak namazı tamamlar.Eğer, kalktığı rekatın secdesini yapmışsa Ebu Hanife ve Ebu Yusuf’a göre artık bu namazın farz namaz olarak tamamlanması mümkün olmaz. Kılmakta olduğu namaz, iki veya dört rekatlı bir namaz ise bu durumda, bir rekat daha kılarak namazını tamamlar. Bu namaz nafileye dönüşmüş olur. Ardından bu farzı yeniden kılması gerekir.
Yanlışlıkla kalkılan rekatın secdesi yapılmışsa buna bir rekatın eklenmesi nafile namazların çift sayılı rekatlar şeklinde kılınmasının meşru olmasından dolayıdır (İbn Nüceym, Bahru’r-raik, II, 112).
Kılmakta olduğu namaz akşam namazı ise, kalktığı rekatın secdesini yapmamışsa, yukarıda olduğu gibi geri oturup sehiv secdesi yaparak namazını tamamlar. Eğer kalktığı rekatın secdesini yapmışsa bu durumda bir rekat daha ilave ederek namazı dört rekata tamamlar. Kıldığı bu namaz nafileye dönüşmüş olacağından akşam namazının farzını yeniden kılar.

Farz namazların ilk oturuşunda ‘Allahümme salli ala Muhammed’ demek sehiv secdesi gerektirir mi?

Sehiv secdesi, namaz esnasındaki yanılmadan dolayı namazın sonunda yapılan secdedir. Namazda, unutarak bir rüknün geciktirilmesi, tekrarlanması, bir vacibin terk edilmesi veya geciktirilmesi halinde; noksanlığın telafi edilmesi için sehiv secdesi yapılması vaciptir. Farz namazların ilk oturuşunda tahiyyat okunduktan sonra kalkılması gereken bir namazda “Allahümme salli ala Muhammed” diyen kişi İmam’ı A’zama göre farz olan kıyamı geciktirdiği için sehiv secdesi yapar; böylece namazı tamam olur. Ebu Yusuf ve Muhammed’e göre ise sehiv secdesi gerekmez (Ka’sani, Bedaiu’s-Sanai’, Beyrut, 1982, I, 213).

Sehiv secdesini yapmayı unutan birine ne lazım gelir?

Yapılması gereken sehiv secdesini yanılarak veya unutarak terk eden bir kimse, eğer selam verdikten sonra gülmek, konuşmak, yönünü kıbleden çevirmek gibi namaza aykırı bir işte bulunursa veya sehiv secdesi yapmaya vakit kalmaz ise, bu kimseden sehiv secdesi düşer.
Namazı iade etmesi de gerekmez. Ancak namaza aykırı bir davranışta bulunmadan secdeyi hatırlarsa hemen secde eder (Kasani, Bedaiu’s-Sanai’, 1/409).

İmam farz namazların ilk iki rekatında fatiha’dan sonra bir sure veya ayet okumamışsa ne yapması gerekir?

Namazların ilk iki rekatında Fatiha’dan sonra Kur’an’dan bir miktar daha okumak (zamm-ı sure) vaciptir. Vaciplerin kasten terk edilmesi günahtır, unutarak terk edilmesi veya geciktirilmesi ise günah olmaz, fakat namazın sonunda sehiv secdesi yapılması gerekir. Buna göre, bir imam dört veya üç rekatlı farz namazların ilk iki rekatında, Fatiha’dan sonra bir sure veya bir miktar ayet okumamışsa, bu sure veya ayetleri üçüncü ve dördüncü rekatlarda Fatiha’dan sonra okusa da okumasa da sehiv secdesi yapması gerekir. Çünkü namazdaki bir vacibi geciktirmiş veya terk etmiştir (Kasani, Bedai’u’s-Sanai’, I, 401; Merğinani, el-Hidaye, I, 53).

Namazın dışında ve namazda tilavet secdesi nasıl yapılır?

Kur’an-ı Kerim okunurken secde ayetlerini okuyan veya dinleyen kimsenin tilavet secdesi yapması vacibtir. Secde ayeti okuyan kişi namazda değilse, ister ayeti okur okumaz, ister daha sonra kalkıp secdeyi yapar (Mevsıli, İhtiyar, İstanbul, ts. I, 27).
Namaz kılan kişinin namazda secde ayeti okuması halinde, secde ayetinden sonra üç ayetten daha fazla okumayıp, rüku’a eğilecekse, tilavet secdesine niyet ederek rüku’a gider. Yapmış olduğu bu rüku aynı zamanda tilavet secdesi yerine de geçer. Şayet üç ayetten daha fazla okuyacaksa, tilavet secdesine niyet ederek doğrudan secdeye gider ve bir defa secde yaptıktan sonra ayağa kalkıp kaldığı yerden kıraate devam eder (Hey’et, el-Fetava’l-Hindiyye, I, 133).
Tilavet secdesi bir namaz olmasa da; taharet, kıbleye dönmek, niyet etmek, avret yerlerinin örtülü olması gibi namazda aranan şartlar tilavet secdesinde de aranır. Ancak tilavet secdesinde iftitah tekbiri sünnettir.
Tilavet secdesi yapacak kişi, ellerini kaldırmadan doğrudan doğruya ‘Allahu Ekber’ diyerek bir kere secdeye gidip üç defa “Sübhane Rabbiye’l-ala” dedikten sonra yine ‘Allah’u Ekber’ diyerek başını secdeden kaldırır. Böylece tilavet secdesi tamamlanmış olur. Yani tilavet secdesinden sonra teşehhüt (et-Tahiyyatü) ve selam yoktur.
Tilavet secdesini gerektiren ayetleri işiten kişi, hemen secde yapmaya fırsat bulamaz ise, “Semi’na ve eta’na ğufraneke Rabbena ve ileyke’l-masir” demesi müstehaptır. O anda yapamadığı secdeyi daha sonra yapar (Şürünbülali, Meraku’l-Felah, s. 203).