islamda Mecnunluk Yani Cinlenmişlik Nedir? “Aklı olmayanın dini de yoktur.”

islamda Mecnunluk Yani Cinlenmişlik Nedir? “Aklı olmayanın dini de yoktur.”


Peygamberimiz Buyurdular:

“Aklı olmayanın dini de yoktur.”

(Kenzul Ummal.C14,s.73)

Allahü Teala Buyurdular:

“Allah, ilim sahiplerinin derecelerini yükseltir.”

(Mücadele Suresi 11)

Peygamberimiz Buyurdular:

“İlim öğrenmek, kadın erkek her Müslümana farzdır.”

(Hadis Beyhekî)

Peygamberimiz Buyurdular:

“Bir saat ilim öğrenmek veya öğretmek, sabaha kadar ibadetten daha sevabdır.”

(Bir an Allah ı tefekkür bin yıl ibaddeten daha faziletlidir hadisinin başka versiyonu)

(Hadis Deylemî)

İslam’da “Aklı olmayanın dini de yoktur” prensibi benimsenmiştir. Çünkü insan akıl ve kalbiyle insandır, vahye ve dinî tekliflere yükümlülüklere muhataptır. Öyleyse aklı olanlar sorumludur, aklı olmayanlar dini açıdan sorumlu olmazlar.

Hac için Namaz için Oruc için Zekat için Her Türlü ibadet ve muamelat için islamda önce akıl şarttır. Namaz ve orucdan ve benzerinden, bir kimse, akıl baliğ olduktan sonra sorumlu tutulur, ve ondan sonrası “tuttu veya tutmadı,..” diye hesabı tutulur.

Ya adam aklını kaybettiyse? Bu adam bunların hiçbirinden sorumlu tutulamaz.

Hz. Ömer’in Cezbesi

Bir ara mescid de Ömer efendimize cezbe gelir (yani ilk defa bu görünen alem ile, matrix in farkına varınca) ve riyaveyete göre ya üç gün, yada bir hafta deli gibi mecnun cinlenmiş gibi olur.
Ve aklı başına geldikten sonra peygamberimiz ona : “istersen, o kazaya kalan namazlarını kaza edip iade edersin, istemezsen etmezsin, onlardan sorumlu değilsın.” demiştir. Hz. Ömer dahi, ilk defa matrixe girdiğinde, benim gibi deli divane olmuştur, kendini ve aklı muvazenesini kaybetmiştir, ve ibadet sorumluluğu ondan kalkmıştır.
işte islamda “mecnun” kelimeside ordandir, yani cinlenmiş, yani mecnun olmuş. Mecnunluk yani büyü ve sihir yöntemi ilede, akli olan bir kimseye musallat edilen cinler sebebi ile, mecnun hale gelebilir. Nitekim Peygamberimize büyü yapildığında da, “Hafaza yani muhafız, onu koruyan melekler ile, Kiramen Katibin yani her halini kaydeden Melekler” sabahkiler ile ikindiki nöbetci melekeri nöbet degiştirdiğinde, yeni gelen nöbetci melekler, öncekilere sordu:

“Ne oldu bu adama da, böyle mecnun (cinlenmiş) gibi yatıyor.” dediler, orda olanlarda onlara cevaben: “Falancı büyücü, O’nun saçı, tırnağı ve tarağı ile, O na büyü yaptı, ve falancı kuyuya attı.” dedi diye rivayet yok mu? yani “mecnunluk” peygamber bile olsan aynı. Büyücünün katli (öldürülmesi) bu yüzden vacip.

Diğer Peygamberlerden Buna Örnekler:

1 – Bir peygmber ki Hz. ibrahim, aklından geçen ya da rüyada gördüğü bir hal üzre oğlunu kesmek için ormana götürüyor veya dağa götürüyor ve bıçağı ile de kesmeye yatırıyor, bu aklı yerinde olan birinin yapacağı bir şey mi Allah aşkına?

2 – Yine Hz. Musa bir ağaç dalı ile konuşup “Ben Allah ile konuştum” diyor. Bu aklı olanın yapacağı amel mi?

3 – Yine Hz. ibrahim küçücük çocuğu olan bir kadını çocuğu ile birlikte, susuz, azıksız, bir çölde bırakıp gidiyor. Neden bunu yapiyor? “Allah dedi bana” diye. Bu aklı olanın birisinin yapacağı amel mi?

Hangisini daha sayayım sizlere!

4 – Hz. Muhammed bir gece yattığı yerden kalkıp “Ben, Mescidi Haramdan (Kabe den), Mescidi Aksa ya götürüldüm, ordan da ben Hak Katına (Allahü Teala nın makamına) götürüldüm, cenneti cehennemi daha birçok şeyi gördüm” dedi. Allah a gitim gördüm konuştum dedi. Halbuki daha yatağı bile soğumamıştı deniyor, aklı olan biri bunu anlayabilir mi?


5 – Yine Hz. Nuh, mesala bugün kü deniz olmayan, nehir olmayan, bizim “Başağaç” (Afyon un Sandıklı ilçesinin bir kasabası beldesi) gibi bir yerde büyük bir gemi yapmaya başlıyor. Kim dedi “Allah dedi” diye, Allah nerede, hadi arada Allah ı bul, Allah nerede ve kim? ve bügün böyle bir işe kalkışsan, bugün bile deli derler, o günkü insanlar da ona inanmadılar ve deli dediler. ve o gemiyi yapıpda sular kaynayınca gökten ve yerden geminin olduğu yere sular akın edince, Nuha onu söyleyenin sözünün doğruluğu ortaya çıkıyor,……

“Deli olunmadan veli olunmaz”

yani deli olmadan, ne peygamber nede veli olunmaz aziziim.


Dinimizde aklın, ilmin ve düşünmenin önemi büyüktür. Aklın önemi hakkında birkaç hadis-i şerif:
(Aklı olmayanın dini de yoktur.) [Tirmizî]

(Kişi, ilmi ve aklı sayesinde kurtulur.) [Deylemî]

(Akıllı kimse kurtuluşa ermiştir.) [Buhârî]

(Akıl imandandır.) [Beyhekî]

(Allah indinde en kıymetliniz, akılca en üstün olanınızdır.) [İ. Gazâlî]

İslamiyet, böyle bildirirken, (Akla önem verilmiyor) demek çok yanlış olur. Ama akıl her şeyi bilemez. Aklın da sınırı vardır. Sınırından öteye gidilirse akıl çalışmaz, yanlış karar verir. Akıl bir ölçü aletidir. Allahü teâlâya ait bilgilerde ölçü olmaz. Akıl, her insanda farklıdır. Bazıları dünya işlerinde isabet ettiği hâlde, bazıları yanılabilir.

Gözün belli sahası olup, gözün anlayamadıklarını akıl anladığı gibi, aklın da belli bir sahası vardır. Bunun dışındakileri ölçmeye, anlamaya gücü yetmez. Akıl, herkeste eşit değildir. En yüksek akılla en aşağı akıl arasında çok fark vardır. Şu hâlde (Aklın yolu birdir) demek çok yanlıştır. Her işte ve hele dînî işlerde akla güvenilmez. Din işleri, akıl üzerine kurulamaz. Çünkü akıl, bir kararda kalmaz. En akıllı denilen kimse, din işlerinde değil, uzman olduğu dünya işlerinde bile, çok hata eder. Çok yanılan bir akla, her sahada nasıl güvenilebilir?

Demek ki akıl, kendi sahasında kıymetlidir. Bu sahanın dışına çıkınca yanılır. Akla uygun olan ilme, dinimiz çok önem verir. Üç âyet meali:
(Hiç bilenle bilmeyen bir olur mu? Elbette bilen kıymetlidir.) [Zümer 9]

(Allah, ilim sahiplerinin derecelerini yükseltir.) [Mücadele 11]

(Geceyi gündüzü, Güneş’i, Ay’ı sizin istifadenize vermiştir. Yıldızlar da, Onun emrine boyun eğmiştir. Bunlarda, aklını kullanan, düşünen bir toplum için ibretler vardır.) [Nahl 12] (Geceyle gündüzün meydana gelişinde, Ay’ın, Güneş’in insanlara sağladığı faydalarda, yıldızların Allah’ın emriyle var oldukları, hareket ettikleri konusunda, akıl eden, düşünebilen kimseler için alınacak ibret dersleri vardır) deniyor. Bunlar hakkındaki ilimlerin öğrenilmesi teşvik ediliyor. Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
(İlim öğrenmek, kadın erkek her Müslümana farzdır.) [Beyhekî]

(Beşikten mezara kadar ilim öğrenin!) [Şir’a]

(Allahü teâlâ, İbrahim aleyhisselama “Ben ilim sahibiyim, ilim sahiplerini severim” buyurdu.) [İbni Abdilber]

(Hiç kimse, cehaletle aziz, ilimle zelil olmaz.) [Askerî]

(İlim, peygamberlerin mirasıdır.) [Deylemî]

(İlim ve edebden mahrum olanı Allah rezil eder.) [İbni Neccar]

(Bir saat ilim öğrenmek veya öğretmek, sabaha kadar ibadetten daha sevabdır.) [Deylemî]

(Ya öğreten, ya öğrenen, ya dinleyen veya bunları seven ol! Yoksa helak olursun.) [Beyhekî]

(Âlim veya ilim talebesi olmayan bizden değildir.) [Deylemî]

(İlimle yapılan az iş faydalı olur, ilimsiz çok işin kıymeti olmaz.) [Deylemî]

(İlim olan yerde Müslümanlık vardır, ilim olmayan yerde küfür vardır.) [H. L. O. İman]

(Âlimin bildiğini söylememesi, cahilin de bilmediğini sormaması helâl değildir. Çünkü Allahü teâlâ, “Âlimlere sorun” buyuruyor.) [Taberanî]

(Fen ilmini al, çıktığı kap sana zarar vermez.) [Künuz-ül hakaik]

(Fen ve sanat müminin kaybettiği malıdır. Nerede bulursa alsın!) [İbni Asakir]

(İlim Çin’de de olsa alın!) [Deylemî]

Çin’den alınacak ilim, elbet fen ilmi ve her türlü teknolojidir. Bu hadis-i şerifler, dünyanın en uzak yerinde, hattâ kâfirlerde bile olsa ilmi almayı emretmekte, Doğu’dan veya Batı’dan gelme diyerek fenni reddetmemek, aksine ilme sarılmak gerektiğini bildirmektedir. (Mevduat-ül-ulum)

Bu vesikalar karşısında, elbette ateistin, (İslam dininde akla ve ilme önem verilmiyor) diyerek yaptığı cahilce saldırısının hiçbir ilmî değeri yoktur. İftiradan ibarettir.


Bir Karoglan Başağaçlı Raşit Tunca Makalesi

Schrems , 05.08.2020