Allah Adamlarının Her Soruya Bir Cevabı Vardır

Allah Adamlarının Her Soruya Bir Cevabı Vardır

(Kar©glanin 16  Aralık  2019 Vaazi)

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

قُلْ أَطِيعُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ فإِن تَوَلَّوْاْ فَإِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ الْكَافِرِينَ

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Kul etîûllâhe ver resûle, fe in tevellev fe innallâhe lâ yuhibbul kâfirîn.

Meali :

De ki: “Allah’a ve Peygamber’e itaat edin.” Eğer yüz çevirirlerse şüphe yok ki Allah kâfirleri sevmez.

Sadakallahul Aziym Âli İmrân Suresi 32. Ayet


—oOo—

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Kişi kendiyle yetinmedikçe, kıyamet kopmayacak.”

( Hadis-i Şerif , Hatib)

“Allâhumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ salleyte alâ ibrâhîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd”
“Allâhumme bârik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed. Kemâ bârakte alâ ibrahîme ve alâ âli ibrâhîme inneke hamîdun mecîd”

Yolculugumuza başliyoruz :

Rabbım buyruğu üzerine sizlere diyorum ki :

“Allah’a, Allahın meleklerine, ve Allahın Peygamberlerine,  ve Allahın Sadık dostlarina (Yani  Allah ın veli Kullarına, yani Allahın dostluğunu kazanmış kullarına) itaat edin.’


Gavruları kâfirleri bile dize getirip adam ettim de, şu münkirleri, inkarcıları adam edemedim  ya, ona yanıyorum.

Hani bir hikaye vardır, adamın bir tanesinin bir işi vardır, o işinin olması için adak adar. Adağın da da

“eğer şu işim olursa, boynuzu iki karış olan koç keseceğim” der.

Aradan zaman geçer ve, Allah  duasını kabul edip, isteğini oldurur.  Fakat  o adam,  o  kadar aramasına rağmen, boynuzu iki karış olan bir koç bulamaz ve, adağını yerine getiremez. Kabul  olan  duasıda, adağı da bir çocuk sahibi olmaktır. Çocuk sahibi  olmuştur fakat, adağını yerine getiremediği için, çocuğa bir şey olmasından korkmaktadır. O köyün ileri gelenlerine halini anlatır. oradan  birisi der ki :

“Falancı evliya,  bunun  çaresini bulur” der.  adam o  evliya ya gider,  durumunu anlatır. Evliya da ona der ki :

Eğer adağını  bizim  sofilere  dağıtırsan, sana  çaresini  öğretirim der. Adam kabul eder.  Evliya  orada  oynayan  küçük  bir çocuğu çağırır, ve adama der ki :

“Git bizim Çoban’dan en iri koçu al gel” der. 

ve o çocuğa  bu  Koçun  boynuzunu  karışın ile ölç der.  ve o çocuk ölçer ve, o  çocuğun karışları ile iki karış gelir.  Yani demem o ki,  Allah  adamlarında  her sorunun bir cevabı vardır ama, almasını bilene.

Ve biz  geçen haftaki sohbette,  Nakşibendi  tarikkatında sofi iken, gecede iki yada,  üç paket sigara içtiğimi  söyledim diye,  yine bunun cukkkasını  benim  kafaya  geçirdiler.

“Hadi  bakalım,  gecede  üç  paket paket sigara iç te,  görelim!” diyorlar ve bana,  her  beş  dakikaya bir  sigara iç sinyali  gönderiyorlar.  çünkü  3 paket sigara 60  tane sigara eder ve Her  bir sigara  5  dakika ara ile içilirse, 300 dakika eder O da saat olarak 5 saat eder. 10 dakika ara ile…. 600 dakika….
Sen  hangi  ara bu üç paket  sigarayı  içtim diye böyle  sallıyorsun demeye getiriyorlar.

Halbuki  bu  sorunun cevabı da bizde. Bizim öğrendiğimiz edebimiz de, sigara paketini çıkarınca, Sadece kendin yakmazsın, yanındaki  içen  arkadaşlarınada uzatırsın. Sofiler  bunu bilmezdi,  biz  öğrettik. 5 Sofi var isek camide, Ben Paketi çıkarınca, bir tane kendim yaktım,  4  tanesini de  arkadaşlarıma dağıtım.  Gitti 5  sigara. Sonra M. Hoca’nın canı sigara çekince, o da kendi paketini çıkardı ve, O da 5 Sigara içmiş oldu. yani böyle olunca,  bir Seferde paketten 5 sigara  eksildi.  Mesele bu kadar basitken bize inanmayan ahmak münkirlere ne diyeyim.


O Cömert öğrettiğim sofilerden birisi bir gün, Marlboraya alışmış  ve, paketi koynuna  koymuş,  bize  dağıtmıyor,  koyunundan  tek tek  çıkartıp  kendi içiyor.  Marlbora pahalı çünkü.
Biz ise  Marlborayi  paket paket dağıtan idik.  Marlbora  sigarasinin  tatlı olma sebebi ise, o su ile yıkanmıyor, şarap ile yıkandığı için tatlı oluyor, püf noktası burada, pahalı olma sebebi de o. Sofi şaraba  alışmış farkında değil, bir de bizden şarap kıskanıyor, cimrilik ediyor.
Yani Velhasıl kelam bir paketi 5 e böldüğün zaman ben bir paketten 4 sigara içiyordum, gerisini arkadaşlar içmiş oluyordu, böyle sigara içene paket dayanır mı, Kaç 3 paketler, kaç  kartonlar  dağıttım o sofilere ama, değeri bilinmedi.  şimdi bizi  ne arayan,  ne soran sofi var. Bu mesele de bu kadar.


Peygamberimiz

“Selamı, aranızda yayın”demiş.

Fakat Selam  Sadece müslümanlara  ait bir adet  değil. Çünkü her milletin, kendine özgü, aralarında selamlaşma adeti var zaten. Allah bu kuralı umuma münhasır koymuş. Yoksa  bize  Özel  değil. Ayı bile  el  salllayıp  Selam verebiliyor.

Bu hafta sizlere bir Tefekkür sorusu soracağım!

Peygamberimiz Miraç etti de, hiç bildirilen hadislerde “şunu yedi, bunu içti” yok

Hani memlekete gidip gelen birisine,  memleketten haber sorarken 

“Yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat” denir ya. 

Burada Hz. Muhammed sadece  gördüklerini  anlatmış,  “Hiç şunu yedim, bunu içtim” demiyor. 

Soru : Hz. Muhammed e  Miraçta,  yemek ve  içecek  bir şeyler  ikram etmediler mi?


Başka bir mesele

“ saç Sefa da,  tırnak cefada  büyür.” derler.

Tırnak toprakla veya çöp ve pislikle uğraştığın zaman uzayan bir uzuv.

Saç ise, temizlenip yıkandığı zaman uzayan bir uzvumuz.

Birisi  temizlikten  hoşlanıyor, birisi  pislikten  hoşlanıyor.

Fazla uzadığı zaman kesilen azalarımız.

ve Müslüman Erkekler de bir de,  pipisi  sünnet ettirilip kesilir.

Kötü ve pis tarafımız azdığı zaman, ona fren koymak için, tırnaklarımızı temiz tutmamız lazım ki, kısaltmamız lazım ki, kötülük ve günahlarda fazla giden taraflarımızı, bu sayede kısmamız lazım.

Saç Sakal uzayınca  onu da  keseriz ki :  iyilikte de  aşırıya kaçmamak lazım. iyiliğe de bir yerde fren koymak lazım.

Gelelim  püf noktasına, pipinin  kesilmesine : O ise, müslüman ve müminlere has bir özelliktir ki, nefsi azdığı zaman, nefsine fren koyabilmek içindir.

Güneş ve ay takvimi arasındaki fark ve ay takviminin faydaları

Hazreti Muhammed Mustafa,  Miladi Takvim ile, 571 in  Nisan ayinda  doğmuş,  ama hicri takvim ile ise, Rebiülevvel ayının  12 ci gecesi  doğmuş.  ve Kameride yani hicri takvimde,  her sene  Rebiul Evvel 10 gün önce gelir.
Mesela  Böyle sabit olmayan bir takvim,  Banka sisteminde  uygulansa,  System çöker, hiç böyle bir takvim faiz sisteminde kullanılabilir mi? yahut vergilendirmede kullanılabilir mi? yanlış bir takvim.
Peki  Miladi takvim doğru mu?  o da : 365 gün  birde 6 saat var,  o 6 saat  onuda  bozuyor. O yüzden Şubat 4 senede bir 29 çekiyor.

Peki takvim olarak ne kullanacağız, O zaman en doğrusu ne derseniz :
Kuantum çağındayız ve, Atom saati ve  takvimi kullanmamız lazım.  doğrusu bence bu.

Kameri veya  hicri  takvim kullanmanin faydasi

Hz. Muhammed Rebiülevvel’in 12. gecesi doğdu da, gelecek sene 10 gün önce doğmuş oluyor, Nasıl olur bu demeyin, çünkü Muhammed’den binlercesi var. Demek ki, Muhammed’in bir parçası da, ertesi sene 10 gün önce doğdu ve, adını da belki Fatma koydular,  Muhammed’in bir parçası da o, yahut İbrahim koydular, yine Muhammed’in parçası, yahut Zeynep koydular, yahut günümüzdeki gibi Mehmet koydular, Kasım koydular, Mahmut koydular, Ahmet koydular,…. işte Muhammed’den binlercesi her sene 10 gün önce, 10 gün önce ve, hatta günümüze kadar geldiğinde, Muhammed senenin her günü, ve her saniyesi, her dakikası doğmuş oluyor, ve dünyamız da Muhammed parçası dolu (Güneş parçacıkları partikülleri). Yine Hz. Nuh  BABA öyle  dünyamız da Nuh parçası dolu (Neptün parçacıkları partikülleri), yine ibrahimler böyle, Musalar böyle, isa lar böyle.

Başka bir mesele

Hz. Muhammed Mustafa’ya eziyet edenler, bir gün bir savaşta öldürüldüler ve,  cesetleri bir çukura dolduruldular. Hz muhammed  o çukur’un başına vardı ve ölülere seslendi :

“şimdi anyayı Konya’yı gördünüz mü!” dedi.

Tabi benim tabirim ve yorumum ile böyle bir söz bu söz.

Oraya Hz. Ömer geldi 

“Ya Rasulallah, Ölüler duyar mı?” dedi.

Cevaben “Evet duyarlar, ama cevap veremezler” dedi Peygamberimiz.

Eğer Ölüler duymuyor olsa, Sur üflendiğinde nasıl kalkacaklar da,  hesap günü  için hazır olacaklar.

Çünkü surun üfürülmesi, bir borozan sesi, bir ses  frekansı, yani ölüleri dirilten bir frekans varmış, bir ses varmış, onu da İsrafil üfleyebilir miş. Ölüler duyacaksa o sesi, Ölüler ölü değil o zaman, duyabiliyorlar. Toprak olmuş, toprağa karışmış birisi nasıl duyar demeyin!

Kuantum çağındayız ve, atom altı parçacıkların, her şeyi duyup, ona göre hareket ettiklerini öğrendik mi bugün? öğrendik. Toprak olsa ne yazar, her madde, element, her şeyi duyabiliyor, anlayabiliyor, idrak edebiliyor. O zaman ölünün parçaları niye duymasın bizler topraktan değilmiyiz? (Elementar Yapımız Yokmu?).

Geçen hafta anlattığım “Eşek Kulaklı Midas” efsanesi ve, her şeyi altına çeviren adam hikayesi ile ilgili


Bugün günümüzde, toprağı altına çevirmenin formülünün aranması doğru mudur? Toprak altın olur mu?

Oluyormuş, peygamber efendimizin bir kıssası var :

Peygamberimiz bir ara dünyaya meyleder, ve Allah’ın Emriyle Cebrail Aleyhisselam dünyaya iner.  Şu anki Yerini bilmiyorum ama, benim hacca gittiğim sene, Ebu Cehil in evini tuvalet yapmışlar, ve o dağ Onun üst tarafında (Ebu Cehil in evinin üst tarafında)  tepe mi desek, dağ mı desek. Cebrail diyor ki Peygamberimize:

Eğer sen Altın ve Dünya Malı istiyorsan, şu dağa bak, Rabbim O dağı altına çevirecek!” diyor.

Peygamberimiz o dağa bakıyor, dağ sararmaya başlıyor, O zaman gönlündeki dünya sevgisi bitiveriyor.

“Tamam dur, dur” diyor.

Şu anda hala, o dağın sararmış vaziyette olduğu söyleniyor. Tabii bu Hadisenin ne kadar doğru olduğunu bilmiyorum ama, demek ki öyle süper nova çarpışmasına flan gerek yok,  toprak altın olabiliyormuş. Eğer  bu Hadise yani, bu olayı doğruysa, o zaman Toprak altın olabiliyormuş, Allah toprağı altına döndürmeyi, O toprakta başlatmış. o toprağı inceleyen, toprak nasıl altın olur? belki de bulur ama, bu bizim hayrımıza mı olur, şerrimize mı olur?
Peygamberimiz görmüş ki, bunun şerrinin bize doğru  olduğunu ve dünyaya meyletmekten vazgeçmiş. Cebrail de onun dünyaya malına meyletmesini istemediği için onu göstermiş zaten. Allahu Teala da, mucize göstererekten, onun dünyaya meyletmesine engel olmuş.

Gelelim bu haftaki Cennet tasvirlerimize

Daha dün, mektup  yazmak  için uğraşıyorduk,  mektup göndermek için, postacı,  Postahane lazım, kalem lazım, kağıt lazım, zarf lazım,… ve bir de zaman lazımdı.  Allah  Cennetteki  kulları  zahmet çekmesin diye, e-posta icat ettirdi ki, klavyede yazıyorsun, saniyesinde yerinde. Kaleme ihtiyaç yok, kalem bitti diye, Kırtasiye ihtiyaç yok, mektuba ihtiyaç yok, postacıya ihtiyaç yok, Ne lazım? “Bilgisayar, elektrik, internet” Allah bu zahmeti de üzerimizden almış, kullarım bu zahmet’i de çekmesin demiş.

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ


Daha Rabbimizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz.

Rabbim, Rabbi Rab bilmek nasip etsin, askerime ve bütün insanlığa.



–oOo—


أَأَللَّهُمَّ أَرِنَا الْحَقَّ حَقاً وَ ارْزُقْنَا اتِّبَاعَهْ وَ أَرِنَا الْبَاطِلَ بَاطِلاً وَ ارْزُقْنَا اجْتِنَابَهْ


”Allahım! Bizlere, hakkı Hak gösterip ona tabi olmayı, bâtılı da Bâtıl gösterip ondan yüz çevirmeyi nasib eyle..! ‘


وَآخِرُ دَعْوَاهُمْ أَنِ الْحَمْدُ لِلّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ

Ve âhıru da’vâhum enil hamdulillâhi rabbil âlemîne,
Amiyn.
Elfatiha maassalavat.

سُبْحاَنَكَ اللَّهُمَّ وَبِحَمْدِكَ، أَشْهَدُ أَنْ لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ، أَسْتَغْفِرُكَ وَأَتُوبُ إِلَيْكَ

Sübhâneke Allahümme ve bihamdik, eşhedü en lâ ilâhe illâ ent, estağfirullahe ve

etûbu ileyk.

–OoO–

Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 21 Şubat 2019 Perşembe

Original Kar © glan