Habil İle Kabil Kıssası

Habil İle Kabil Kıssası


Kabil’in, Habil’i ölüme götürüşü, James Tissot’un tablosu, 1896.

Tanah’ta, Habil ve Kabil/Kayin, Adem ve Havva’nın ilk iki oğludur.[1] İlk doğan Kabil bir çiftçi, kardeşi Habil ise bir çobandır. Tanah’a göre Kabil, kardeşi Habil’i kıskandığından dolayı ona karşı kin ve nefret beslemiş, en sonunda da kardeşini öldürerek İnsanlık tarihindeki ilk cinayeti işlemiştir. Bunun üzerine YHVH, Kabil’i cehennem azabıyla cezalandırmıştır.
Mitolojik köken
Harici video İlyas Özkan Habil-Kabil (Cain-Abel) efsanesinin Dualizm’e uzanan mitolojik kökenlerini açıklıyor.

Sümer mitolojisinde Emeş-Enten ve Lahar – Aşnan hikâyesi Habil ve Kabil hikâyesine benzer anlatımlar içermekte, daha sonra bu anlatımların Musevi kaynaklarına aktarıldığı ifade edilmektedir.[2]
Kitâb-ı Mukaddes’te

Eski Ahit’te Habil ve Kayin ikisi de Âdem’in oğlu olup Tanrı’ya ikisi de kurban sunar; 1. “Âdem karısı Havva ile yattı. Havva hamile kaldı ve Kayin’i doğurdu. “RAB’bin yardımıyla bir oğul dünyaya getirdim” dedi. 2. Daha sonra Kayin’in kardeşi Habil’i doğurdu. Habil çoban oldu, Kayin ise çiftçi. 3. Günler geçti. Bir gün Kayin toprağın ürünlerinden RAB’be sunu getirdi. 4. Habil de sürüsünde ilk doğan hayvanlardan bazılarını, özellikle de yağlarını getirdi. RAB Habil’i ve sunusunu kabul etti. 5. Kayin’le sunusunu ise reddetti. Kayin çok öfkelendi, suratını astı.”[3]

Kabil buna çok kızar ve kıskançlık içinde Habil’i öldürür. Tanrı Kabil’e kardeşinin nerede olduğunu sorunca “Ben kardeşimin bekçisi miyim?” diye cevap verir. Habil’in kanı yerden bağırır. Bunu duyan Rab, Kabil’i lanetler ve durmadan yeryüzünü dolaşmaya mahkûm eder. Kabil, Tanrıya yalvarır ve diğer insanların kendini öldüreceklerini söyler. Bunun üzerine Tanrı, Kabil’e diğer insanların onu öldürmesine engel olacak bir iz yapar ve şöyle der: “Her kim Kabil’i öldürürse, intikam yedi kat fazlasıyla onun üzerine olsun.” Bunun üzerine Kabil dünyayı dolaşmak üzere yola çıkar. Çocukları olur ve bir şehir kurarak oğlu Hanok’un adını verir (Tekvin, 5:17). Bazı kaynaklara göre bahsi geçen bu şehir Urfa’dır.
Kabil’i kardeşini öldürmeye iten güdüler

Bazı yorumculara göre Habil’in adağı sürüsünün ilk doğan kuzularından ve en besililerinden olduğu halde, Kabil’in adağı olan meyve ve tahıl, özenle seçilip hazırlanmış değildi.
Ashburnham Tevratı’nda Habil ve Kabil’in tasviri, MS 7 yy.

Tevrat yorumcusu Rashi’ye göre Tanrının Kabil’in adağını geri çevirmesinin nedeni, Kabil’i bütünüyle reddetmesi değil, bir dahaki sefere daha dikkatli olması için uyarmaktı.

Diğer yandan Yeni Ahit’te Habil adağını inancının göstergesi olarak sunarken (İbraniler, 11:4), Kabil’inkinin, onda zaten var olan kötülüğün yansıması olduğu ima edilir (Yuhanna I, 3:12).

Tevrat’ın Tekvin kısmında cinayetin nedeni, “Habil’in Tanrı’nın favorisi olduğunu düşünen Kabil’in kıskançlığı” olarak anlatılsa da bazı yorumculara göre durum bundan ibaret değildir. Eski Ahit’in Aramice çevirilerine göre Habil ve Kabil’in birer ikiz kız kardeşi vardı ve birbirlerinin kardeşiyle evlenmeleri istenmişti. Kabil’in ikizi, Habil’inkinden daha güzel olduğu için Kabil bu değiştirmeyi kabul etmedi.

Mormonlara ve İsa Toplumu’na göre ise Kabil’i kardeşini öldürmeye iten güdü Musa’nın Kitabı’nda belirtildiği üzere yine kıskançlıktır ancak bu kıskançlığın nedeni Habil’in sahip olduğu hayvan sürüsüdür.
Habil’in ölümü

Tevrat’ta sadece Kabil’in Habil’i öldürdüğü söylenir. Eski Ahit’in Aramice tefsirlerinde ise kardeşlerin dövüştüğü, daha güçlü olan Habil’in yendiği ancak ağabeyinin hayatını bağışladığı belirtilir. Buna rağmen Kabil, Habil farkında değilken saldırmış ve onu öldürmüştür. Kaynaklarda cinayet yöntemi farklılık göstermekle beraber, yaygın inanış Kabil’in cinayeti taşla, sopayla veya boğarak işlediği yönündedir. Ortaçağda ortaya atılan bazı iddialara göre ise cinayet sabanla işlenmiştir.

Hristiyanlıkta zaman zaman İsa ve Habil’in ölümleri karşılaştırılmıştır. Matta İncili’ne göre (23:35) İsa, Habil için salih sıfatını kullanır. Bununla birlikte İsa’nın havarileri tarafından yazılan mektupta “(İsa’nın) akan kanının Habil’inkinden daha iyi şeyler söylediği” belirtilmektedir (İbraniler, 12:24), zira İsa’nın kanı merhamet dilerken Habil’inki intikam dilemiş ve Kabil’in lanetlenerek işaretlenmesine neden olmuştur.
Âdem ve Havva’nın, Habil’in cesedini bulması, William Blake’in tablosu.
Habil’in mezarı

Eski Ahit’in Aramice tefsirlerine göre mezar yeri “sonsuza kadar ıssız kalmakla” lanetlenmiş olsa da daha sonraki dönemlere ait Musevi kaynaklarında mezarın Şam’da olduğu iddia edilir.
Kur’an’da

Kur’an’da Kabil ve Habil’den Maide suresinde bahsedilir. Kur’an’da isimleri geçmez ancak diğer İslami kaynaklarda Kabil ve Habil olarak adlandırılır.
Habil’in avı

Âdem’in çocuklarından Habil bir ava çıktı ve bir Ceylan görünce birden avını unuttu ama sonra Ceylan’ın peşinden koşarak girdi sonradan Ceylan kaçmıyordu ve oğlunu bularak Habil birden mutluluğu bozmadı ve diğer fertler geldi ve Habil’in eve gitme vakti gelmişti ve Habil diğer fertlerin pek de masum olmadığını düşündü ve koşarak eve gitti.
Kabil’in kıskançlığı

Habil avdan eli boş döndü ve Kabil birden Habil arasında bir yarışa girmişti sanki. Dedi ki: Demek elin boş döndün, Habil’den ise iyi cevaplar geldi, babasının kızacağı hakkında Kabil’e soru sordu ve hayır dedi, ben olsam kızardım diye yanıt verdi. Habil bu sözlerin çok yanlış olduğunu söyledi ve babasının bu sözlerden üzüleceğini söyledi.
Kabil’i kardeşini öldürmeye iten güdüler

Habil ve ağabeyi Allah’a birer kurban sunmuşlardı. Kabil, kendi kurbanı Allah tarafından kabul edilmediği için kardeşini öldürmeye karar verdi (Maide Suresi, 27-32).

İbn-i İshak tarafından rivayet edilen ve sahih olmayan bir hadise göre Habil ve Kabil’in birer ikiz kız kardeşleri vardı ve birbirlerinin kardeşiyle evlenmeleri istenmişti. Kabil’in ikizi Aklimâ, Habil’in ikizi Lebudâ’an daha güzel olduğu için Kabil bu değiştirmeyi kabul etmedi.

Bir gün ikisi de Ava gitti ve Habil ile Kabil bir Leopar gördüler ve Kabil kibirlenerek Leopar’a saldırmak istedi ama Leopar Kabil’e eziyet etti ve Habil Leopar’ı öldürüp Kabil’i kurtardı.

Sonra Habil uyuyarak bir rüya görüp Kabil’in Cehennem’de yandığını gördü.
Habil’in ölümü

Kabil Habil’e onu öldüreceğini söylediğinde, Habil, Allah’tan korktuğunu söyleyerek karşı koymadı ve ağabeyine el kaldırmadı. Ancak Kabil’in cehennem ateşinde yanmasını diledi. Bazı liberal İslami akımlara göre Habil pasifizmin ve şiddet karşıtlığının ilk savunucusudur.

Daha sonra ağabeyi, Habil’i öldürdü ve yeryüzündeki ilk cinayeti işlemiş oldu.[4] Kur’an’da cinayetin ne şekilde işlendiğine dair bir açıklama yoktur.
Habil’in gömülmesi

Allah Habil’in cesedini nasıl gömeceğini göstermek üzere bir karga gönderdi. Yeri eşeleyen kargayı gören Kabil, kargadan bile aciz olduğunun farkına vararak yaptığından pişmanlık duydu (Maide Suresi, 27-32).
Kabil’in aileden ayrılması

Kabil artık hem kardeşini hem de ailesini kaybetmişti ve babasına hiçbir yalan uyduramayarak çok uzaklarda hayatını sürdürdü ve soyu ilerledi.

Habil öldükten sonra Allah Adem ve Havva’ya Şit adında bir çocuk verdi ve ikinci peygamber dünyaya geldi.
Konu ile ilgili ayet ve hadisler

        Onlara, Adem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak oku. Hani ikisi de birer kurban sunmuşlardı da, birinden kabul edilmiş, ötekinden kabul edilmemişti. Kurbanı kabul edilmeyen, “Andolsun seni mutlaka öldüreceğim” demişti. Öteki, “Allah ancak kendisine karşı gelmekten sakınanlardan kabul eder” demişti. (Maide: 27)
        “Andolsun! Sen beni öldürmek için elini bana uzatsan da ben seni öldürmek için sana elimi uzatacak değilim. Çünkü ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.” (Maide: 28)
        “Ben istiyorum ki, sen benim günahımı da, kendi günahını da yüklenip cehennemliklerden olasın. İşte bu zalimlerin cezasıdır.” (Maide: 29)
        Derken nefsi onu kardeşini öldürmeye itti de onu öldürdü ve böylece ziyan edenlerden oldu. (Maide: 30)
        Nihayet Allah, ona kardeşinin ölmüş cesedini nasıl örtüp gizleyeceğini göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. “Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar olup da kardeşimin cesedini örtmekten aciz miyim ben?” dedi. Artık pişmanlık duyanlardan olmuştu. (Maide: 31)
        Bundan dolayı İsrailoğullarına şunu yazdık: “Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini yaşatırsa sanki bütün insanları yaşatmıştır. Andolsun ki, onlara resûllerimiz apaçık deliller getirdiler. Ama onlardan birçoğu bundan sonra da yeryüzünde aşırı gitmektedir. (Maide: 32)

Kabil ve Habil ile ilgili tek sahih hadiste, olayla ilgili isim verilmemiştir: “Zulümle öldürülmüş hiç kimse yoktur ki, onun kanında Âdem’in ilk oğluna bir pay düşmesin. Çünkü adam öldürenlerin ilki odur.”[4]

Tefsir ve siyer kitapları ile sahih olmayan hadislerde konuyla ilgili daha çok ayrıntı ile birlikte Âdem’in ilk oğlu olarak Kabil’in adı verilmektedir.

Konu ile ilgili yapımlar

2001 yılında Anatolia Film tarafından Habil ve Kabil adı ile çizgi filmi yapılmıştır. Çizgi filmde olaylar tasvir edilmiştir.

Kur’an-ı Kerim’de Habil ile Kabil kıssası nasıl anlatılmaktadır?

Âdem Aleyhisselâm ile Havvâ vâlidemiz, Allâh’ın em­riyle bugünkü Mekke şehrinin olduğu yeri vatan edindiler. Bundan dolayı Mekke şehrinin bir adı da Ümmü’l-Kurâ, yâni yerleşim bölgelerinin merkezidir. Burada in­sanlar çoğalmaya başladı. Bu kadar çabuk çoğalmanın hikmeti, Havvâ vâlidemizin bir batında birden çok çocuk dünyâya getirmesiydi. Bir batında doğan çocuklar kardeş olurlardı ve birbirleriyle nikâh­ları harâmdı. Ancak diğer bir batında doğanlarla evlenebiliyorlardı.

Hazret-i Âdem’in (a.s.) oğullarından Kâbil, aynı batında doğan kız kardeşini almak istedi. Kardeşi Hâbil ise, bunun şerîate uygun olmadığını, diğer zamanda doğan kardeşlerinden birini alması gerektiğini ihtâr etti. Kâbil, bu îkâzı dikkate almayarak kendisinin yaptığı fiilin doğru olduğunu iddiâ etti.

KURBAN ELİNDE BULUNAN MALDAN VERİLİRDİ

Bunun üzerine Hâbil, kimin doğru hareket ettiğinin anlaşılması için kardeşine, Allah’a birer kurban adamayı teklif etti.

O zamanlar kurban, herkesin mesleği îcâbı, elinde bulunan maldan verilirdi. Kurban verilen bu şeyler, bir dağ başına konur, bir müddet sonra gidip bakıldığında, gökten inen ateş tarafından yanarak ortadan kaybolan kurban, Cenâb-ı Hak tarafından kabul edilmiş olurdu.

Hâbil’in koyun sürüleri vardı. Kurban vermek için, içlerinden en semiz ve cüsseli olan bir koçu seçti. Kâbil ise, ziraatle uğraşırdı. O da, en cılız bir buğday demetini kurban olarak ayırdı.

İLK KURBAN HABİL’İN KOÇUYDU

Hâbil ile Kâbil, bir müddet sonra bıraktıkları kurbanları tedkîk için gittiler. Hâbil’in kurban ettiği koç, kabul edilmiş; Kâbil’in cılız buğday demeti ise, olduğu gibi duruyordu. Kâbil öfkelendi. Âyet-i kerîmede buyurulduğu üzere kardeşi Hâbil’i katletti:

“Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise, kabul edilmemişti. (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden): ‘Andolsun, seni öldüreceğim!’ dedi. Diğeri de: ‘Allah ancak takvâ sâhiplerinden kabul eder.’ dedi (ve ekledi)” (Mâide, 27)

“Andolsun ki sen, öldürmek için bana elini uzatsan (bile) ben sana, öldürmek için el uzatacak değilim. Ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım.” (Mâide, 28)

“Ben (şu kötü fiilinden dolayı) istiyorum ki, sen, hem benim günahımı, hem de kendi günahını yüklenip ateşe atılacaklardan olasın; zâlimlerin cezâsı işte budur!” (Mâide, 29)

“Nihâyet nefsi onu (Kâbil’i), kardeşini öldürmeye sevketti ve onu öldürdü; bu yüzden de kaybedenlerden oldu.” (Mâide, 30)

“Derken Allah, kardeşinin cesedini nasıl gömeceğini ona göstermek için yeri eşeleyen bir karga gönderdi. (Kâtil kardeş): Yazıklar olsun bana! Şu karga kadar da olamadım mı ki, kardeşimin cesedini gömeyim!. dedi ve ettiğine yananlardan oldu.” (Mâide, 31)

Kabil Habil’i Neden Öldürdü?

Yeryüzünde dökülen ilk kanın sebebi nedir? İlk kardeş kavgası neden oldu? İşte Kur’an-ı Kerim’de geçen Hz. Adem’in (a.s.) oğulları Habil ile Kabil’in ibretlik hikayesi…

İsminde selâmet ve barış mânâları olan İslâm, ilk günden itibâren her türlü terör ve anarşizme karşı tavır almış ve dâimâ, kâfir olsun mü’min olsun bütün insanların, hayvanların, nebâtâtın ve hatta cansız varlıkların bile hak ve hukûkuna riâyeti emretmiştir.

Kullarını çok seven ve onların iki cihânda da cennet hayatı yaşamasını isteyen Cenâb-ı Hak, fertlerin temel haklarına, can ve mal güvenliğine, toplumda huzur ve âsâyişin sağlanmasına büyük bir ehemmiyet atfetmiş, yeryüzünde bozgunculuk yapmayı, çevre ve kamu düzenini ihlal etmeyi ve eşkiyalık yapmayı şiddetle yasaklamış, bunun için birtakım dinî, ahlâkî ve bazen de cezâî müeyyideler koymuştur. Âyet-i kerimede şöyle buyrulur:

“…Yeryüzünde bozgunculuğu arzulama! Şüphesiz ki Allah, bozguncuları sevmez.” (Kasas, 77)

Dolayısıyla bir Müslümanın fitne ve karışıklığın hâkim olduğu ortamlardan uzak durması, böyle yerlerde hiçbir rol almaması îcâb eder. Rasûl-i Ekrem (s.a.v) şöyle buyurur:

“İleride öyle fitneler olacak ki o vakitte oturan kimse ayakta durandan, ayakta duran yürüyenden, yürüyen koşandan daha hayırlı olacaktır.”

Efendimiz’in bu sözü üzerine Sa‘d bin Ebî Vakkas (r.a):

“–Yâ Rasûlallah! (Müslüman) bir adam evime girip, öldürmek için bana elini uzatsa ne yapmamı tavsiye buyurursunuz?” deyince, Rasûlullah (s.a.v):

“–Âdem’in oğlu (Hâbil) gibi ol!” buyurmuştur. (Tirmizî, Fiten, 29/2194; Ebû Dâvûd, Fiten, 2)

HABİL İLE KABİL KISSASI

Yani Müslüman zâlim veya mazlûm olma durumunda kalıp üçüncü bir yol bulamadığında mazlûm olmayı tercih etmeli, kesinlikle zulme meyletmemelidir. Peygamber Efendimiz’in işâret ettiği hâdise Kur’ân-ı Kerim’de şöyle anlatılır:

“Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini hakkıyla anlat: Hani birer kurban takdîm etmişlerdi de birisinden kabûl edilmiş, diğerinden kabûl edilmemişti. (Kurbanı kabûl edilmeyen kardeş, kıskançlık yüzünden):

«–And olsun, seni öldüreceğim!» dedi. Diğeri de:

«–Allah ancak takvâ sahiplerinden kabûl eder» dedi (ve ekledi:) «And olsun ki sen, öldürmek için bana elini uzatsan (bile) ben sana, öldürmek için elimi uzatacak değilim. Ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım!»” (Mâide, 27-29)

İslam’a göre, savaş hâli dışında, kâfir bile olsa, insanların malı, canı, ırzı haramdır. Kurân-ı Kerim’in getirdiği hükme göre, masum bir kişinin öldürülmesi bütün insanlığın öldürülmesi kadar büyük bir cinayettir. Tek bir ferdin hukuku, bütün insanların hukuku kadar aziz ve muhteremdir. (Mâide, 32)

Kaynak ve dipnotlar

Wikipedia
islamveihsan