Tasavvufda Vahdeti Vücud Felsefesi ve “Enel Hak” Tezahürü

Tasavvufda Vahdeti Vücud Meselesi ve “Enel Hak” Tezahürü

“Ahiret Yorumumuz” Bir Karoglan Raşit Tunca Makalesi

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Bir Müslümana her hangi bir musibet, bir sıkıntı, bir gam dokunursa, hatta kendisine bir diken dahi batsa, mutlaka Allah bunları onun günahlarına kefaret yapar.”

( Hadis-i Şerif ,Buhari, Marda,1; Müslim, Birr, 52. Tirmizi, Cenaiz, 1)

Peygamber Efendimiz Sallallâhü Aleyhi ve Sellem Buyurdular

“Allah’ın müminler için ön gördüğü hükmü/kararı beni oldukça sevindirmektedir. Şöyle ki; kendisine bir hayır /bir iyilik dokunsa Rabbine hamd eder ve şükreder. Başına bir musibet gelse hamd eder, sabreder. Her durum da hatta hanımının ağzına koyacağı bir lokmadan ötürü dahi mümin için bir ücret, bir mükâfat vardır.”

( Hadis-i Şerif , Ahmet b. Hanbel, 1/173)

Ölüm ve ahiret hususunda bizim keşfen bildigimiz şey, insanin başina bir musibet gelipte, ölümden kurtulduysa, bil ki orada o kimsenin aynindan bir tanese daha var, ve o kimse ölümden kurtulamadi ve o, o musibetten o anda öldü, ve bu dünyadan ayrildi, ve mezara topraga döndü. Amma ayni kimsenin evladi, akrabasi, kocasi, anasi, babasi, coluk cocugu varsa, onlar ise, ayni cizgide devam edip, onlar ise onsuz yoluna devam eden bir hayat cizgileri var. ve fakat yine sen, o ölen kimse, amma seninda ayni cizgide, bütünden kopan diger bölümde, ölümden kil payi kurtulup, devam eden, baki kalan bir sen daha var, yani paralel evren ve, paralel hayatlar. ve kader cizgisi ve beka ve ahiret yorumumuz : yani öyle olunca, ahiret senin gelecekdeki o devam eden halin demek, eger o sen, iyilerden isen, iyi bir hal ile yoluna devam ediyor, ve ölmeyen, hep kurtulan bir sen var, amma senin yanliş yapan tarafin ise, senden kopup, o ise topraga dönmekde, ve ceza ise ceza, mükafat ise mükafat ile karşilanmakda. yani öyle olunca, ahiret işde Allah a yakin ve dost evliya olanlarin yurdu, evliya demek dedik ki gecen hafta, Allah in fun kulubu üyeleri demek gibi, yani fun clup yada, mümin ve inananlarn yahutta Allahi seven ve, Allahinda onlari sevdigi kimseler, ve beka ve ahiret yurdu, işde ancak bu kimselerin elinde, ve eger yanliş yapiyorsan, bilki bír gün önüne ölüm melegi gelip cikcak, ve o resimdeki gibi, seni bütünden koparip topraga, ve cezaya göndercek, sen ahiret yurduna gecemeyeceksin, eger iyilerden isen, senin devam eden iyi bir halin var, ve o halin ise, yine başka menzilde, başka bir imtihandan belki başka yanlişlar yaparak, o da ölümle kesişcek, ve gemiden incek, hayat gemisinden incek, amma yine senin ise hep kurtulan bir tarafin ve devam eden bir halin olmasi icin, yani o resimdeki soldaki tarafda yer almak istiyorsan, yani benim solum, ama sen bana dogru bakinca, senin saginda yer alan tarafda, yani saglar ve bekadakiler tarafinda olmak icin, Allah dostu olmaya bak, ve nefsini Allahdan satin almaya bak, yoksa işde makasin o uzun bütün kagidi kestigi gibi, bir gün azrail, seni bütünden koparir, ama kopan parca yere topraga düşer, elimde ise kalan taraf ahiret yurduna dogru gidiyor, ahiret yurduna baki kalanlar yani, gelecekdeki müttekiler ve cennet ise, müminlerin yurdu, iyilerin yurdu, öyle olunca, kötülük edenlerin sonu, bir gün azrailin makasi ile kesişcek elbet, ve eger sen hastalandin, yahut kaza gecirdin, ve ölümle penceleşirken, eger ölümü hisseden tarafda isen, sen o resimdeki bütünün sag tarafindaki kesilen, ve yere düşen tarafindasin, yani imtihani kazanip sirattan köprüden gecemedin, yani inece bir köprü, hani derler ya : bir sadakasi varmiş Allah el germiş, halbuki orada azrail ayni o şahisin birinin canini coktan aldi, sen ucuz kurtulan isen, sen sirattan, yani o ince köprüden karşiya gecensin, ve bir gün sende köprünün beri tarafinda kalabailirsin dikkat et ey müslüman.

Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 08 Mayıs 2018 Vaazi Salı

VAHDETi VÜCUD MESESELESi MAKALE I



Namazda kelime-i şahadet ile Allah’ın Vahdet ini birliğini birlemek

Vahdette Kesret, Kesrette Birlik,

Buna örnek olarak evliya İzam demişler ki, namazda lisanını teke indir. kalbin ayrı elin ayrı konuşmasin, gözün ayrı olmasın. Aynen bu durum tören geçidinde trampet çalan gruptaki bir adamın, aynı anda trampet çalması, notaya uyması, grupla birlikte düzgün şekilde yürümesi, ve selam geçidi alanına Gelince, selam vermesi gibi, veya başka bir temsili misal ile, Sen araba sürerken ellerin direksiyonda, Gözün yolda, ayakların 2 ayrı kuvvette, fren ve gaz da, ve öyle olunca araba sürmekte bile kuvvetler ayrılığı var, her birisi ayrı bir konumda ya da ayrı bir işte, ayrı bir yönde, ayrı bir harekette olmasına rağmen bile, Vahdet olan vücuttaki bir görevi ifa etmektedir şoförlük görevini, hepsinin görevi ne kadar ayrı, hepsinin görevi birbirinden binlerce farklı, ama aklin yeri olan beyin ile, hepsi toplanıp ayrı ayrı işleri görmesine rağmen, Aslında tek olan Vahit olan, bir bedene hizmet etmekte ve tek fili meydana getirmekde. Vahdet ve kuvvetler ayrılığı bu demektir. Allah’ın Rezzak olması, Settar olması, mümin olması, halık olması,… yani bu kadar ayrı sıfatlarını aynı anda yeryüzünde tecelli ettirmesi, binlerce insanın üzerinden olur, ya da hayvan üzerinden, ya da bitkiler üzerinden, ya da maddeler elementler üzerinden olmasına rağmen, Allah tektir, ve bunların hepsi tek bir güce hizmet eder. Ahmet amcanin Ankara’da olması, Fatma teyzenin İzmir de dolması, George Bush un Amerika’da olması da, bu gücün böyle yerli yerince olmasına engel değildir.

Bu benim Vaaazi vaaz ederken, tatlı tatlı konuş ki, insanlar anlasın, diyorlar , küfretme kizma falan filen. ben tatlı veya sinirli konuşunca, ya da bağırıp çağırınca, insanlar anlamaz kaçar deniyor.

tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır

Halbuki cennette, Adem ile Havva yalnız iken, şeytan önce kapının bekçisi Rıdvan’ı, tatlı bir dil ile kandırdı, ve kapısı bile olmayan cennetin kapısını açtırıp, cennete girdi, ve sonra yine Tatlı tatlı konuşup, Havva annemizi de kandırdı, ve ondan öğrenen havva annemizin de (Matrix Mr smith) içine girip havvanın dilinden konuşup, adamı da kandırdı, yani adamı ve Hazreti Adem’i kocasını kandırdı. Güzel konuşmak mı güzel amel burda, kötü bir görev ve amel mi, her güzel konuşan, güzel işler tutsaydı, Adem ile Havva cennetten atılmaz di. Bazen bağırmak da Allah’ın sıfatlarından isimlerinden birisi, Celal ismi. Ben yerinde bağırmayınca Celal ismi tecelli etmez, Allah kahhardır, yerinde kızmayınca da; Kahhar ismi tecelli etmez, ve Allah Musa ya dedi ki :
Aasa nı denize vur, “fadrib bi asake” yani vurmak darb etmek, Ve yine gerekirse kadınlarınızı hafifçe dövün, Yani yine darb etmek fiili burada geçiyor, böyle olunca, insanın elinden, dilinden, gözünden, ayaklarından, veya diğer azalarından çıkan, Her fiili işleyen o kulda da Allah’ın sıfatlarından isimlerinden bir isimi tecelli ediyordur ve yani, yani dövmek de Allah’ın sıfatı ve ismidir, Biz Vahdet olunca, bizden çıkan bir dövme Fiili amma kadini olsun, amma düşmanimiz olsun, Allah’ın fiili olmuş olur. yani dövmek de Allah’ın ismi imiş, o zaman dövmek güzel bir fiil değil, diye bilmiyormuyuz? Halbuki dövmekten insandan çıkan bir fiil, Yani Allah’ın sıfatı ve fiillerinden Bir ismi. Bedendeki sağ el ve sol el gibi ikisi farklı kutuplarda olmasına rağmen, farklı yönleri, ve farklı işler görmesine rağmen, aslında tek bir bedenin işini görmek üzere yaratılmışlardır. Yine bedende bütün bu kuvvetler toplanmasını rağmen, Ve Ahmet amca da, Mehmet amca da, Ayşe teyze de de aynı Güçler var, Ayrı Bir bedende, ayrı bir Vahdet halinde toplanmış vaziyette, ve her bir vücut bir Kainat olunca, binlerce Kainat olmasına rağmen, yine Vahdet olan, hepsini içinde toplayan Vahid olan, Kahhar olan Allah’a Hizmet etmekteler, her ne kadar ayrı ayrı görünseler de hepsi, bir dünya içinde, bir kuvve, Yani bir tek kuvvet. ve hepimiz Bizler Vahdeti, yani voltranı oluşturmaktayiz. ve Mehdi’nin de Zamanın Ruhu ve Vahdeti Vücut olması, Bütün herkesin onun içinde bir parça halinde olması, buna engel değildir, Çünkü tırnak nasıl binlerce hücreden oluşur, göz hücrelerinden farklı ise, yahut bir üst beden Hazreti Nuh, bir üst beden Adem, senin yine bir Vahdet olaraktan, diğer parçaları içinde taşıdığın gibi, Şu zamanda insanları da Hazreti Mehdi Aleyhisselam kendi vücutlarında taşımakta, ve dediğimiz gibi, Raşidi tarikatina göre, yağmur yağması, ve kar yağması için, O nu (Allah i) zikirettikten sonra, su veya süt içmesi, işte Bedenindeki dünyaya ve parçalara Kar veya su gitmesine o yüzden sebep olmakta, o Vahdet ve bütün olduğu için, parçalar ondan beslenmekte,



أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ , بِسْمِ ﷲِالرَّحْمَنِ اارَّحِيم

قُلْ مَن رَّبُّ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ قُلِ اللّهُ قُلْ أَفَاتَّخَذْتُم مِّن دُونِهِ أَوْلِيَاء لاَ يَمْلِكُونَ لِأَنفُسِهِمْ نَفْعًا وَلاَ ضَرًّا قُلْ هَلْ يَسْتَوِي الأَعْمَى وَالْبَصِيرُ أَمْ هَلْ تَسْتَوِي الظُّلُمَاتُ وَالنُّورُ أَمْ جَعَلُواْ لِلّهِ شُرَكَاء خَلَقُواْ كَخَلْقِهِ فَتَشَابَهَ الْخَلْقُ عَلَيْهِمْ قُلِ اللّهُ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ وَهُوَ الْوَاحِدُ الْقَهَّارُ

Euzubillahimineşşeytanirracim

Bismillahirrahmenirrahim

Kul men rabbus semâvâti vel ard(ardı), kulillâh(kulillâhu), kul e fettehaztum min dûnihî evliyâe lâ yemlikûne li enfusihim nef’an ve lâ darrâ(darren), kul hel yestevil a’mâ vel basîru em hel testevîz zulumâtu ven nûr(nûru), em cealû lillâhi şurakâe halakû ke halkıhî fe teşâbehel halku aleyhim, kulillâhu hâliku kulli şey’in ve huvel vâhidul kahhâr

Meali :

O dedi ki :“Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?” onlar da dediler “Allah’tır”. (Hz Mehdi de onlara Dedi ki: “O’nu (beni yani Hz Mehdi yi) bırakıp da kendilerine gelen bir zarara veya faydaya bile bir hükmü olmayan dostlar mı ediniyorsunuz, (Dünyamizi ve kainati zulumetten aydinlığa çevirp nimetlerle dolmasıina sebeb olan, O nun Gücü (Mehdi nin gücü ile onların ki aynımı bir mi) vallahi değil, ya onunla da (mehdi ile de) herşeyi hakkıyla yaratan ve vâhidul kahhâr olan Allah ın ki aynımı bir mi?(Degil).
(Sadakallahul Aziym RA’D Suresi 16. ayet)

Yukarıdaki ayette denildiği gibi, Onun ile sizin evliyalarınızın gücü aynı mı, bütün İle parça olan aynı mı, göz ile bütün beden aynı mı, bütün ile parça aynı mı? ve Hazreti Mehdi Zamanın Ruhu ve bedeni olaraktan bütünü temsil eder, ve zamanın Vahdeti Vücudu o odur, Halifeyi Ruyu zemin olan, Hazreti Adem, veya Hazreti insan, veya adam o dur.

Rabbim Mehdiye bütüne uygun davranmayı, askerlerine de parça olduklarını bilip de, parçayı uygun davranmayı nasip ve Müyesser kılsın. Amin Velhamdülillahi rabbil alemin.

Kaşık Eğilmez Egilen Sensin – Vahdet makamı

Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca

Schrems, 04.11.2019
Original Kar©glan




Enel Hak (انل حق ) Tezahürü ve Vahdeti Vücut Nedir?

Vahdeti Vücut: Allah insani Kamili kendi suretinden halk etmiş ve nitekim Rahman tezahürü göstermesi yani O nun rahman olarak görünmesi, bizlerden birsinin bir baba oldugunda olmakda, yine Rahim tezahürü göstermesi, yine bir anne oldugunda, Yine Rezzak ismi tezahür ettiginde bir lokantac,i yahut davet veren bir ev sahibi, yahut iftar yemegi veren veya kurban adak eden birisi, bir fakiri giydiren, yine fakir olmasa bile evladina karisina kocasina elbise gömlek pantalon alan birisi gibi yine
settar ismi tazahür edince bir terzi yani idris olup tazahür gösterir yani Allah terzi olarak görünür, yine Hakim ismi tecelli edince avukat hakim ve adliyedekiler olarak görünür, … daha bircok örnekleri siralayabiliriz.
Enel Hak: Yani allah insani kamili kendi suretinde halkedince meleklerde kiskanmişlar ve sen yeni sevgilimi halketin bizi koyupda dediler, öyle olunca hep diyoruz insan bedeni kainati alemin haritiasi gibi nitekim harita en fazla mesla iki metre olabilir amma o iki metrenin icine bütün dünya sgdirilir degilmi, ve allah torpaga tilan bir elma cekirdeginden acuíp onu elma dali yapiyor sonra elma dali meyva verince dali dürüp tekrar cekirdek yapiyor ve insanida yine acinca kainat gibi ve hartia şeklinde kainatin kullanma joysticki gibi, amma onuda dürünce yedilkerinden öyle bir tohum yapiyorki ona meni deniyor ve Allah o meindeki kücücük sperme füzesinin icine insani dürmüş bükmüş kopymuş insanla birlite insak kainati alemin hartiasi ise kainati dürüp bükmüş koymuş, ve Allah kendi suretindce halkettigi icin sifatlareinin cogunu insan üzerinden tezahür ettiriyor dedik, ve böyle olunca icde diş dişda ic var ve tevhid demek işde vahdet demekdir ve vahdet demek “la mevcuda illa hu” demekdir. nitekim tevhidin esas terimi olan “La ilahe illallah” Nedir? “La ilahe illallahin” Anlamı görümürde her ne varsa ve görümnmeyen her ne varsa onlarda başka bir ilah ve Allahlik taslayabilcek yokdur ki o gördüklerinde senin görm,ediklerinde alahin tezahürleridir, yani ilallah kismi yani onlarin hepsi yalnizca Allahdir Ondan gayri bir nesne varlik yokdur ancak o vardir dem,ekdir ve böyle olunca kainatta Allahi görmege , Allahda kaintai ve insani görmege ve bende de o var deyince Hadis-i Kudsi’de Allah Teâlâ “Kulumu sevince gören gözü, duyan kulağı, tutan eli olurum. Artık o benimle duyar, benimle görür, benimle tutar, benimle yürür.” buyurmaktadır. yani ben O , O ben yani Enel HAK tezahürüde budur .

أَلَمْ يَرَوْا كَمْ أَهْلَكْنَا قَبْلَهُم مِّنْ الْقُرُونِ أَنَّهُمْ إِلَيْهِمْ لاَ يَرْجِعُونَ

وَإِن كُلٌّ لَّمَّا جَمِيعٌ لَّدَيْنَا مُحْضَرُونَ

وَآيَةٌ لَّهُمُ الْأَرْضُ الْمَيْتَةُ أَحْيَيْنَاهَا وَأَخْرَجْنَا مِنْهَا حَبًّا فَمِنْهُ يَأْكُلُونَ

Sadakallahul Aziym Yasin Suresi 31 – 32 – 33

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

E lem yerev kem ehleknâ kablehum minel kurûni ennehum ileyhim
lâ yerciûn. Ve in kullun lemmâ cemîun ledeynâ muhdarûn.Ve âyetun lehumul
ardul meyteh(meytetu), ahyeynâhâ ve ahrecnâ minhâ habben fe minhu
ye’kulûn.

Sadakallahul Aziym Yasin Suresi 31 – 32 – 33

(Tefsiren Meali)

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Siz görmüyormusunuz, sizden önceki nice helak ettiklerimizi,
tekrar geri döndürdügümüzü, ve siz geri döndüremeyecegimizi mi
sanirsiniz. halbuki onlar hazir vaziyette huzurumuzdadirlar. ve onlari
nasil geri döndürgümüzün en büyük kevni ayeti toprakdir, ve toprak olan
bedenlerini yeni bir tohum olarak hayat verip diriltirizde, toprakdan
onlari geri cikaririz, yani bir tohum fidesi olarak can verip
yeşertirizde, sonra o (meyva, sebze verince) ondan yersinizde sizin
bedeninizde insan olurlar can bulurlar. (Tefsiren Meali)

Sadakallahul Aziym Yasin Suresi 31 – 32 – 33

işde gecen dedigimiz mesele yeniden haşrolcagimiz zaman, eger
duruşumuz ters dönerde, kötülerden olarak haşr meydanina cagrilirsak,
yani yeni bir can ve bitki halimiz kötülerden olcaksa en azindan
kötülerin en iyisi gibi olsun, mesala yakubun 10 oglu vahşi kurtlar gibi
yusufu öldürmek istediler, Bünyamin ise hayir öldürmeyelim dedi, onu şu
kuyuya atalimda, belki bir kervan falan bulur alir gider dedi, yani
vahşi kurtlar icinde merhametli kurt. Rabbimiz bizi, yeniden
haşroldgumuzda en azindan Bünyamin gibi kötülerin icinden en iyisi
olarak halketsin demişdik.

Ve Düşünün Dünya yaratilalidan beri dogan insan ve cin
meleklerin sesini, ve Allah hepsinin o gürültüsü icinde, her birisinin
sesini ve niyazini, yine bir insan olan ahmetinin veya mehmetinin
sesini, yine ve ahmet amcanin ineginin karni acikdiginin sesini,
susadiginin sesini, ve yine bir bardagi oluşturan elmentlerdeki
atomlarin spinlerinin sesini, ayri ayri duyar, hepsini berrak olarak
anlar, ve hepsinin istegine uygun cevap verip, isteklerini olumlu veya
olumsuz yerine getirir. ve düşünün yaninda 10 tane telefon olan bir
sekreteri,ve o bir telefona cevap vermeden, ikinci telefon caliyor
ücüncü telefon ve on telefon caliyor, o ise ancak birine bile tam cevap
veremez yetişemezken, biriyle görüşürken digerini beklemeye almasi
gerekirken, Cenabi mevlanin Azamati ve kudreti öyledirki, o ahmete elma,
mehmete fistik, zeynebe üniversite, inege ot, kediye mama, cekirgeye
bugdayi ayni anda verirde, ne yorulur, nede onlara vermekden bikip,
yoruldum bugün tatile cikiyon, ne yaparsaniz yapin, başinizin caresine
bakin demez. o ahmet amca olup, bahcedeki susayan ayni sefa ciceklerine
su verir, veya lokantaci mehmet amca olur, ve yeni evli cift fatma ile
hüseyine yemek pişirip önüne kadar koyar, yedirir riziklandirir veya o
her isteyenin istegiginin makbuliyeti dogrultusunda, onlara yönelir ve
cevap verir. O Bütün ve Büyük, Kebir ve Azamet Sahibi olan Allahdir. o
bir katilinin istegine bile cevap verirde ona tabanca olup katillik
etmesine yardimci olur, rahmetin bu kadari ohaa dedirtir. Hayrinda
şerrinde yaratani, meydana getireni odur, yokdur ondan başka Tanri.
Geceninde Rabbi odur Gündüzünde Rabbi O dur.iyilerin yaratni Rabbi
oldugu giobi senin benim kötü sandiklarimizin yaratani ve Rabbide odur.



—oOo—

Tasavvuf ehli herşeyden ziyade Allahu Tealanin Cemaline talipdirlerde, Talip olduklari Cemal nedir bilmezler.

Halbuki Cemal demek yüz demekdir, yani logo. mesela benim sayfamin başinda bir logosu var, onu gören ha bu karoglanin sayfasi der. Yine yeni resimlerime mehdi ve Raşit Logosu yaptim, ve onu kullaniyorum, onu gören, bizim logomuzu gören haaa bu karoglan hocanin dizayni, yahutda paylaşdigi bilgi, resim, yazi neyse işde o diye bilir. yani cemal yani logo, ve Allah da, insanogluna logo olarak yüz kismini vermiş, ve biz insanoglunu ve hayvanlari ve yine bitkileri logosundan,yani yüz kismindan taniriz, ayagina bakipda bu kedi bu köpek demiyoruz, yüzüne bakinca, haaa bu kedi, veya bu fare, bu aslan, bu ahmet, bu mehmet biliriz. yani cemal allahu tealanin sana yükledigi cemal mazhariyetine mazhar olan yerin , yani yüzün ile sendede cemalullah tezahür edip sana ercek olan işde toprakdaki bir bir dometes fidesi, cemalullah diledi ise, senin logon ona gösteerilip onun sana dogru yolculukk etmesi, seni arayip bulmasi saglanir, dünyanin her neresinde olursan ol o senin icin rizkin, ve yiyecegin, giyecegin, veya cicegin, agacin, hayvanin olarak yazildiysa, senin logon ona gösterilirki, o seni heryerden güneşin görüldügü gibi, görüp sana dogru yolculuk eder durur, taaki sana vasil olana kadar. yani ve cemalullaha talip olmak bu yüzden esas ameldir, haşrdan sonraki hedef noktamizdir. cennet ve cehhennem sonraki işler, en mühim mesele cemalullah yani varacagin yer, yani navigationdadaki hedef demekdir. hedefi olmayanin varacagi yer muglakdir.

ve kainatda ne cemalullahsiz nede besmelesiz bir amel ve iş olmazken, nedir yine her işin başinda besmele cekmek peki denirse yani :

“la mevcuda illa hu” denince ondan gayri bir varlik yok ise, onun ismi olmayan isimde yokdur, o yüzden ahmet gelirmisin derken, biz demeyizki “bismillah ahmet gelirmisin” sadece “ahmet gelirmisin” deriz bu yeterli, amma bir fiilin amelin başinda besmele cekeriz ki, bunu yapan ben degil, benim üzerimde tasaruf eden Allahdir demek icindir. Nitekim Kuran-i Kerimde Hz. Davud un Calutu öldürmek icin attigi taşdan dolayi, Rabbimiz buyuruyor :

Esteuzubillah

“onları siz öldürmediniz, fakat Allah onları öldürdü. Attığın zaman da sen atmadın, fakat Allah attı. Mü’minleri, tarafından güzel bir imtihanla denemek için Allah öyle yaptı. Şüphesiz Allah hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.”

Sadakallahul Aziym Enfal Suresi 17

Yani Allah, Davut aleyhisselam o taşi atarken O nda o taşi atan eli kolu olmuş, ve atan davut degil Allahmiş, hal böyle olunca enel hak ve vahdeti vücut meselesi
hani matrixdeki Kaşık bükme meselesi gibi Eğilen Sensin Kaşık eğilmez derecesine cikinca, vahdeti vücut olunca iman etmiyen yunus peygamberin ümmeti degil, yunusun bedenindeki hücreleri iman etmemiş sonra o tövbe edince kendisi iman edince, onun hücreleri iman etmiş, yani vahdet azizim vahdet meselesi, burda
suc ninovada degil egilen sensin gibi tövbe edip iman etcek olan yunus ninova degil.

Sual: Vehhâbî zihniyetliler, Muhyiddin-i Arabî, Mevlana Celaleddin-i Rumî ve Hallac-ı Mansur gibi evliya zatlara neden kâfir diyorlar?
CEVAP:
(Kişi, bilmediğinin düşmanıdır) derler. Tasavvufu, evliyalığı bilmedikleri ve onların hâllerine sahip olmadıkları için, hemen o büyük zatlara kâfir damgasını basıyorlar. Ehl-i sünnet itikadındaki Müslümanların, Vehhâbîliğe uymayan inanışlarına da şirk damgası vuruyorlar. Mesela, (“Allah göktedir” demeyen kâfirdir) diyorlar. Hâlbuki böyle diyenin kâfir olduğu Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarında yazılıdır.

Tarih boyunca gayrimüslimlerden evliya çıkmadığı gibi, Vehhâbîlerden, mezhepsizlerden ve İbni Sebecilerden de evliya çıkmamıştır ve çıkması da mümkün değildir. Çünkü Ehl-i sünnet olmayan evliya olamaz.

Özellikle vahdet-i vücud sahibi evliya zatlar, Allah aşkıyla kendilerinden geçince, yadırganacak sözler söylemişlerdir. Bunların, o an aklı başlarında olmadığı için, mazur olduklarını Ehl-i sünnet âlimleri bildirmektedir. İmam-ı Rabbânî hazretleri buyurdu ki:
Tasavvuf ehlindeki hâller ve marifetler, muhabbetin fazla olmasından hâsıl oluyor. Allahü teâlânın sevgisi, bu büyükleri o kadar kaplıyor ki, başka şeylerin ismi ve cismi hatırlarına gelmiyor. Başka bir şey görmüyorlar. İster istemez, sevgi sarhoşluğuyla, üzerlerini bu hâlin kaplamasıyla, Allah’tan başka şeyleri yok biliyorlar. [Hallac-ı Mansur’un “Enel-hak” demesi gibi] Allahü teâlâdan başka bir şey görmüyorlar. (2/42)

Aşk sarhoşluğu içinde söylenen sözlerin en meşhurlarından biri, Hallac-ı Mansur’un (Enel Hak) sözüdür. (Enel Hak) ne demektir?

İmam-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
Enel Hak, (Ben yokum, Hak teâlâ vardır) demektir. (2/44)

Hallac-ı Mansur (Enel-Hak) sözünü, tasavvuf yolcusu iken söylemiştir. Vefatından sonra yükseldi. (3/75)

Hallac-ı Mansur’un (Enel-Hak) sözü, (Var olan Hak’tır, ben değilim) demektir. (3/120)

Hallac-ı Mansur’un kelâmı, hâllerin galebe çalmasından dolayı olduğu için, mazurdur. (3/121)

Hallac-ı Mansur, (Enel-Hak) demekle kendisinin bâtıl değil, hak olduğunu bildiriyor. (Ben ilahım, ben Allah’ım) demiyor.

Ali Râmitenî hazretleri buyurdu ki: Hallac-ı Mansur zamanında Hâce Abdulhâlık-ı Goncdüvani’nin talebelerinden biri bulunsaydı, onu teveccühleriyle, içinde bulunduğu makamdan geçirirler ve idam edilmezdi. [Yani idam olmaya sebep olan, yanlış anlaşılan o sözleri söylemezdi.] (S. Ebediyye)

Şair diyor ki:
Bak Mansur’un işine, neler geldi başına,
Düşen nasıl kurtulur “Enel Hak” ateşine?


Original Kar©glan


HAKKA GiDEN YOL “ÖZ”

(Kar©glanin 22.05.2014 Vaazi) 22 Mayis 2014 Perşembe

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Leyse alellezıne amenu ve amilus salihati cünahun fıma taımu iza
mettekav ve amenu ve amilus salihati sümmettekav ve amenu sümmettekav ve
ahsenu vallahü yühabbül muhsinın .

Sadakallahul aziym Maide suresi 93

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

İman edip salih ameller işleyenlere; Allah’a karşı gelmekten
sakındıkları, iman ettikleri ve salih amel işledikleri, sonra Allah’a
karşı gelmekten sakındıkları ve iman ettikleri, sonra yine Allah’a karşı
gelmekten sakındıkları ve iyilik ettikleri takdirde, daha önce tatmış
olduklarından dolayı (ima etmeden daha önce işledikleri günahlar ve
hatalardan dolayi) bir günah yoktur. Allah, iyilik edenleri sever.

Sadakallahul aziym Maide suresi 93


Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim

Ve iza caekellezıne yü’minune bi ayatina fe kul selamün aleyküm
ketebe rabbüküm ala nefsihir rahmete ennehu men amile minküm suem bi
cehaletin sümme tabe mim ba’dihı ve asleha fe ennehu ğafurur rahıym

Sadakallahul aziym Enam suresi 54

Euzubillahimineşşeytanirracim
Bismillahirrahmenirrahim


Ayetlerimize iman edenler sana geldikleri zaman, de ki: “Selâm
olsun size! Rabbiniz kendi üzerine rahmeti (merhameti) yazdı. Şöyle ki:
Sizden kim cahillikle bir kabahat işler de sonra peşinden tövbe eder,
kendini düzeltirse (bilmiş olun ki) O, çok bağışlayandır, çok merhamet
edendir.”

Sadakallahul aziym Enam suresi 54

Allahümme Salli Ala Muhammed Mustafa ellezine Hüverraufürrahim li fi ümmetehu. ve selamen ala eelihi ve ashabihi ecmain ridavanullahu teala aleyhim ecmaiyn.
Ve Sallu ala Cebrail a.s ve Mikail a.s ve israfil a.s ve Azaril a.s ve sallu ala melaiketül hamelei arş
ve sallu ala Münker ve Nekir
ve sallu ala cemiil melaiketül mukarrebun.

Yolculugumuza başliyoruz

Hepimizin bildigi gibi bizler beşer ve şaşariz yani hepimizin

ufak tefek hatalari vardir.ve bunlar hatta muhtedin olcaklar icin yani

şu an başka dine mensup olupd, daha sonra islama ihtida edecek, girecek

ve iman edecek olanlar icin, gecmişde yaptiklari bütün hatalari silinip

temiz bir sayfa verilcekdir. nitekim Allah gafururrahimdir , yukardaki

ayette bu bize beyan edilmişdir. bunlarin örnekleri hz ömer ile başlar,

kizini öldüren topraga gömen birisni, bu iman cevheri, öyle temiz ve saf

altin halaine cevirmişki, Adalet denilince onun ismi akla gelir olmuş,

halbuki kendi evladini öldürmüş birisi iman etmeden daha önce.


Katili, En büyük Adeletli bir hakim haline getire, bu iman cevheri ne olaki acaba?..


Yine Hz Halid Bin Velid Peygamberi öyle kuşatmişki uhudda mübarek

dişlerinin şehit edilmesine sebeb olmuş. fakat iman ettikten sonra

bükülmez kilic, “Seyfullah” Allahin kiliclarindan bir kilic, lakabini

alacak derecede, saf altin makamina ulaşmiş.


ve kendi agzindan demişdir imandan ve islamdan önce cok kötü amel

edip peygambere zarar verdim, imandan sonrada imanli kimslerden yana

olup kafirlerin en azilisini öldürdüm demişdir.


büyük bir günahini, büyük bir sevap silgisiyle silen kumandan.


yani Allah ona, Seyfullah dediyse seyfullahdir. yani iman etmeden

öncede, imandan sonrda hicbir harbinde yenilgi almamiş, yani kilici

bükülmemiş, ve vefat ederkende kilicini yere saplamiş ve kilicina

dayanir vaziyette hakka dogru yürüyüvermişdir. yani bükülmez egrilmez

islam kilici olmuşdur. onu bu seviyeye ulaştiran nedir o zaman? iman

desek, imandan öncede hep muzaffer olmuş, o zaman ona bu seyfullah

makami neden dolayi ulaşdi?


Yine Hz.Vahşi iman etmezden evve, peygamberin Amcasi Hz. Hamzayi

şehid etdi. fakat o, onun cazibesine kapildi ve, yani muhamedin

cazibesine, ve geldi iman etti, ve ashabin en alt derecesi olsada, en

büyük evliyanin omuzlarina basacak kadar yüksek makam olan, ashabi güzin

oldu.


yani timsah ve gergedanlarin babasi oldu.


Öyleyse bu iman nedirki! nasil oluyorda taşi topragi tenekeyi demiri, en degersiz sanilan bir şeyi saf Altina ceviriyor.


işde o iman denen cevher Rabbimizin her yarattiginin icine

sakladigi öz denen asil benligi bulup onun marifetlerini ortaya

cikarmaya denilir. yani mesela üzümü yaratan Rabbimiz üzümün özüne bir

yol cizmiş, ve üzüm, o öz denen yoldan hakka vasil olur. ve o yol,

üzümün en saf halinde verdigi faydlari, yani üzümün yendiginde, insan

bedenine girdiginde, onun özünü, kainattaki askerler, yani vücut

ikliminin askerleri, hangi hizmette bulunduruyorlar ise, işde onun en

saf hali, o yoldan dolayi vücüt tarafindan istenir, ve gel! gel! bana

dogru gelde, ben seni yiyeyim, ve hakkin nazargahi olan, insan bedeninde

yani, kainati alemin haritasinda, seni hakka vasil edeyim demekdir.

yani üzümde gizli olan potasyum ve demir ve şeker ve enzimler

vitaminler, onun hangi hüner ve marifetlere sahip oldugunu gösterir, ve o

hünerleri, insan bedeninde nasil bir hizmte mensup olarak halkolduysa,

işde onun cibilliyatini taşiyan bir insanda dünyada, o ahlak üzeri

hareket ederse, özünü hakka baglamiş olur velhasil kelam.


ve o üzümün en saf hali, vücutta hakka vasil olmasi demek,

vücutta kalp hakkin nazargahidir. ve onun kan yoluyla kalbine varmasi ve

rabbimizin ona nazar edip, hadi git bu kulumun namaz kilarken koluna

derman ol, yahut dilinde subhanallah ol ,vahyine uyup görev, mahalline

gitmes, ve ondan cikacak enerji haline gelmesi, ve o enerji şayet bir

ibadet ise, o enerji artik, bitmeyen tükenmeyen cennete ulaşdi demekdir ,

yani ölmeyen enerji oldu demekdir.


yine söverken kullandigi sövmesi veya döverken kullandigi

elindeki enerji ise yahut zina ederken gözünün bakmasi ,bilmem

neresinin,… oldu ise yine onu cehenneme götüren enerji oldu demekdir.

artik onun bu enerjisi bir daha degiştirmeyecegi vaziyette enerji

kazanmiş ve dananin kiyma olup sucuk oldugu gibi, artik sucugu geri dana

yapamazsin amma, o dananin etini yersen, belkide sen kendin o dana

olursun. yine üzüm yersen üzüm biber yersen biber. ve insanin degişik

egilimler göstermesi işde bir cevre alakasi, birde yedigi ictigi

sebebiyledir.ve özüm hakka dogru demek, işde vahdeti vücut olan bedende,

sen hangi göreve sahipsin, yani dünyada ne amel ediyorsun, hayir amelmi

şer amelmi.bir üzüm bizim bedenimizde hizmet ediyor, biz insan olarak

bir başka bedenin icinde hizmet halindeyiz yani vahdeti vücut olanin

bedeninde. üzümün hakki bulmasi kalbe ulaşmasi demek. bizim hakki

bulmamiz ise namaz ile oruc ile hac ile,..yani vahdeti vücutta ne amel

ettigin dünyada ne ile meşgul odugundan anlaşilir.


ve senin kalbine, falan fakire yardim et, filan hayvana su ver,

falan cocugu giydir diye bir ilham geldiyse, anlaki sen kalbe vardin, ve

rabbim, senin o anki görevini vahyetti, şayet sen uyuşukluk göstermeden

gittin o görevi ihya ettin, rabbimizin muradina uygun hareket etmiş

olursun. ve vahdeti vücuttan tuvalet olup cikmak yerine, hayirli bir kol

hareketi,… veya dilde hayirli bir kelam oldun demekdir.


Ve iman kemaline ermezse, yani sen özünü bulup kendini bilmezsen,

ilim sana fayda vermez .kendini bilince, nefsini bilen rabbini bilir

kurali geregi, yani sülb sülb icinde, sülb sülb icinde geldik, bugüne

kadar. hepimiz ademin sübündeydik o havvaya vaaz (döl verince) havvaya

gecdik. ordan, habilse, habil, şit ise şitde yolculuk ettik. ve böyle

böyle sülb icinde sülbde yolculuk ettik. ve en son babamiza ondanda

annemize vaaz olduk (gectik)ve sonra ana rahminde var olma serüveni ve

dünyada dogma . öyleyse babasini bilmeyen rabbini bilmez, yine annesini

bilmeyen rabbini bilmez. biz ondan geldik demek, ne demekdir hicmi

düşünmezsiniz. mesela ben babamdan anmeme annemdende dünyaya geldim. o

zaman kimden gelmiş oldum kime gidecekmişim anladinizmi!!!!! anlamayan

ahmak varsa birdaha anlatan. sonra babama varinca, babamda bir başka

sülb icinde, önce dedem sonra ninem, yine ordanda ötede ordanda ötede,

sülb sülb icnde ve dedem Hz.Ali ve ninem Hz Fatimaya vardim. yani

ondandan önce ceddim Muhammede, ve yine ondanda ondanda öte, hz ismail

ve hz ibrahim ve hacer sülbü,….


yani kimden geldik kime gidecegiz anladinizmi ve en sonda Hz.Adem

ve ondanda “ve nefahte ruhehu” kurali geregi, O na, ruhu üfleyen

rabbimze dönecegiz . ve “Allaha itaat edin sonra peygambere sonra anne

babaniza ” demek bu kadar mühimdir ve cennetin annelerin ayaginin

altinda olmasi ne demek anladinizmi şimdi. Anne babasina dönecek

oldugunu bilmeyen rabbine nasil dönecegini hic hic bilmez.


ve vücut vücut icinde, vücut vücut icinde, ve vahdeti vücut demek

senin onun icinde oldugun vücut demekdir. ve tartikatta seyri sülük,

işde o vahdeti vücudu bulma, ve ondan öte fena firrasule ulaşma, ve

ondan da öte, fena fillaha varma demekdir.


ve bunun kevni manasi, kainatin balonun şişmesi gibi acilmasi, ve

bir evren bir evrenin icinde, bir sistem bir diger sistemin icinde, ve

en dişda adem atamiz, ve acildikca aciliyor, şişdikce şişiyor, ve en

icdeki, en dişdakini daha dişari itiyor, ve en icte en sonda dogan

cocugun yildizi. ve her dogan, bir üst sistemin tamda göbeginde, icinde

doguyor, yani anna rahminde meydana geliyor


ve anne göbeginde karninda en ortada gelişip büyüyor velhasil kelam.


ve hal böyle olunca güneşimiz ve dünyamiz merkez demekmiş yani.


ve Kabe bütün kainatin orta noktasi ve onun üstüne cikinca en üst

semada kabe kavseyn var Hz. Muhammedin nurunun ilk halkoldugu yer ve

her sistemin yildizi o sistemin kalbi ve nuru olan peygamberinin kalbi,

yani her atomun kalbi ortadaki proton ve neutron yani bir erkek bir dişi

yani bir yumurta ve bir sperma yani peygamber ve hanimlari cocucklari

elektronlari ve Muhammedin bizim yildizimizin güneşimizin sadece

haticeden ve birde mariadan cocugu olmuşdur deniyor o zaman hatice demek

hayat enerjisi olan dünya yani güneşin cocuk veren eşi diger eşlerinden

cocugu yok.


ibrahim yildizinin iki tane dünyasi var yani iki tane yaşam olan

gezegen yani hacer ve sare yani üst katlarda yer alan icinde oldugmuz

bir sülb olan ibrahim sistemi ve onunda icinde ismail ve ismailin icinde

muhammed yer alir ondan başka yildiz yok ismail sisteminin icinde (yani

bundan kasdimiz samanyolu ve samanyolunu evirip ceviren yildiz demek)

ve onun yaninda ishak sistemi ve onunda icinde israil ve yakub sistemi

ve onuda icinde yusuf ,….


ve kabe daminda ezan okunan ev ,ve namaz icin ona dönülen ev, her

cocuk dogunca evren birdaha aciliyor amma, onunda yönelmesi gereken yer

kabeye dogru olup, namaz icin döndügünde, demek olurki merkez kac

kuvvetine bagli, yani bütün peygamberlerin merkezi muhammed. ve

elektronlar cekirdege bagli kaldiklari sürece o atomdan bir parca

olurlar, ve her ne kadar etrafinda dönselerde onlar istikametlerini,

yönlerini atoma dogru tutarlarki, atoma bagli kalabilsinler. ve her

dogan islam fitrati üzerine dogar yani Muhammede bagli olarak dogar,

sonra musa dinine sahipse, musa sistemine bagli. isa ise isa sistmine

bagli bir yildiz olurlar. va kabenin daminda ezan okunmasi demek günde

beş vakit yildizimiza ayar cekme zamani demek, ve Muhammed ile irtibat

kurma zamani demek, ve bizler muhammede irtibat kurmak zorundayiz.

Muhammed ise mirac eden peygamber, o ise kabe kavseyne irtibat kuran

peygamer. onunki dikey irtibat, bizlerinki yatay irtibat. yani

muhammedin bir üstü ismail, yani onun dikey irtibati, ismail yildizina,

ismail yildizi, ibrahime dikey olarak. yani balon acilmasi gibi bir

üste, o sistmein peygamberi dikey olarak mirac ile baglanir. ashabi ve

ümmeti peygamberine yatay baglantidadir. ve bizlerde annemize ve

babamiza dikey baglantidayiz kardeş ve akrablarimiza yatay

baglantidayiz.


ve ezan okunurken müezzin eşhedü enne Muhammeden Rasulullah

deyince iki elin baş parmaginin tirnaklarini öpüp gözlerine sürmek ve “

gözümün nuru nuru cemalinle müşerref olsun ya rasulallah” demek

müstehabdir. yani bizim sistmimizin krokisi gözlerimizde saklidir ve

bizler insaniz ve insanlarin iki gözü ve iki cihanin güneşi muhammed

yani sag ve sol göz ve semanin yani sistemimizin krokisi senin gözünde

benimki benimkinde onunki onunkinde sakli.


Rabbim inanan kullarina özünü bulmayi nasip etsin, özünü

bulanlari muhammede sevketsin, Muhammedi bulanlari da, Muhammedin

Rabbine iltica etsin, ve muhammedi bulani, muhammedin bedeni taaa kabe

kavseyne taşiyacakdir, kabe kavseyne varanlari ismail efendimiz ibrahime

götürcekdir, kendi bedeninde. ve ondanda üste ondan üste taa sidretül

müntehaya kadar ve ordan refiki alaya ve aalayi illiyuna ilhak eylesin.

Amiyn.

elfatiha maassalavat

Kar©glan

Başağaçlı Raşit Tunca
Schrems, 20.10.2021
Original Kar © glan